Written by 12:47 Makaleler

Halkın Enflasyonu

Prof. Dr. Erinç Yeldan | Ekonomi Politik

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül ayına ait fiyat istatistiklerini yayımladı. Enflasyonun görünümü açısından bu ayki veriler önemliydi, zira TC Merkez Bankası’nın para politikası serüvenlerinin ilk sonuçları dile gelecek idi. Beklentiler, fiyat dinamiklerindeki bozulmanın derinleşeceği ve ulusal ekonomideki dengesizliklerin derinleşmesiyle birlikte enflasyonist baskıları artacağı yönündeydi.

Nitekim öyle de oldu. Eylül ayında tüketici mal ve hizmet sepetinin fiyatları %19.58; TCMB tarafından hedefe konulan, “çekirdek enflasyon” diye de anılan TÜFE-C endeksi %16.xx artış
gösterdi. TCMB’nin manşetine taşıdığı TÜFE-C sepetinde de fiyatların artmaya devam etmesi ve politika faizi ile olan marjının giderek kapanması, para politikasının tam bir kaosa sürüklendiğinin açık tezahürü idi.

Aynı saatlerde bağımsız araştırma kuruluşu Enflasyon Araştırma Grubu – ENAGRUP, kendi hesaplamalarına göre tüketici fiyatları enflasyonunu %44 olarak açıklamaktaydı. TÜİK’in resmi verileri ile iki misli açılan bu fark haklı olarak kamuoyunda “halkın gerçek enflasyonu nedir?” sorusuna yol açtı.

ENAGRUP, kendi açıklamasıyla, enflasyon tahmin metodolojisini TÜİK’in izlemekte olduğu 418 malın 339’unu birebir izleyerek, geri kalan 79 malın ise ortalama fiyat artışını doğrudan TÜİK’ten alarak yürütüyor. ENAGRUP, son iki yıldır süregelen COVİD pandemisinde tüketicilerin alım önceliklerindeki değişmeleri hesaba kattığını ve dolayısıyla malların toplam tüketim sepetindeki ağırlıkların farklılaşmış olduğunu vurguluyor.

İki kurumun da ele aldığı mal kümesi aynı olmasına rağmen, ağırlıklarındaki farklılıklar nedeniyle enflasyon hesabında iki misli aşkın bir fark gözlenmesi, enflasyon hesabının güvenirliliği konusunda haklı endişeler doğuruyor.

Dolayısıyla, belki daha doğrudan ve detaylı bir yaklaşım halkın gerçek enflasyonunu anlamamıza yardımcı olacaktır. Halkın enflasyonu dediğimiz zaman kuşkusuz aklımıza ilk olarak ekmeğin fiyatı geliyor. En önemli stratejik gıda maddesi olarak ekmeğin fiyatı son üç yılda birikimli olarak %69.95 artış göstermiş. En önemli ücret malı olarak ekmeğin fiyatındaki bu ivmelenme, reel ücret gelirlerinin sert bir şekilde gerilemesi ve yoksulluk sınırının genişlemesi anlamına geliyor. Nitekim, kamuoyunca yakından izlenmekte olan Türk-İş Yoksulluk Sınırı Araştırması da bu sonucu doğruluyor: Eylül ayı itibariyle yoksulluk sınırı 9,931 TL; açlık sınırı ise 3,049 TL.

Aşağıdaki ilk tablomuz, TÜİK verilerinden yola çıkarak önemli stratejik malların 2018’den bu yana fiyat endekslerini sergiliyor. TÜİK mal sepeti, ekmek haricinde sütün fiyatındaki enflasyonun %61.76; kuzu etinin ise %43.81 olduğunu belgeliyor.

Hani klişe kullandığımız meşhur söz, “ekmek bulamazlarsa…” diye; TÜİK rakamları pastada da enflasyonun %61.01 ile ekmeğin fiyat enflasyonuna yakın hareket etmiş olduğunu dile getiriyor. Bir zamanların gene medyatik ürünü sivri biber’de üç yıllık enflasyon %53.38 düzeyinde gerçekleşmiş. Geçtiğimiz yakın dönemin siyaseten en medyatik iki ürününden birisi olan patates için 2019 ve 2020’deki gerilemenin ardından birikimli enflasyon %28.89 oranında. Patatesin halkın tüketimindeki tarihsel önemi konusu üzerine 4 Temmuz 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer almış olan yazımıza bakılabilir. Biz Türkler için önemli gıda maddesi, Türk Kahvesinde gerçekleşen enflasyon %41.29; yanındaki su için %39.53.

TÜİK tüketici mal ve hizmet sepetinde daha başka ayrıntılar da var. Hacca gidiş ücreti kalemi, örneğin, son üç yılda %59.65 enflasyona uğramış. Dolayısıyla, enflasyon sadece bir gıda tüketimi sorunu değil, dini vecibeleri de benzer biçimde olumsuz etkileyen bir sorun halinde. Bunun yanında, sosyal hukuk devletinin en önemli görev ve sorumlulukları arasında sayılan eğitim hakkına ilişkin olarak, özel ilköğretim ücretleri de üç yılda %42.35 artış göstermiş.

Son günlerin en medyatik meyvesi mango ne yazık ki TÜİK mal sepetinde izlenmiyor. Ancak, ona yakın benzer bir egzotik mal olarak kivinin fiyatını izlemek mümkün. Ne var ki kiviye ait son fiyat verisi 2021’in Mayıs ayına ait. 2018 Eylül’ünden, 2021 Mayıs’ına kivinin fiyat artışı %79.16.

Halkın enflasyonunun baş aktörlerindeki seyir böyle.

Bu verileri daha geniş bir yelpazede toparlarsak, fiyatları ortalamanın (%19.58) üzerinde artan malların gıda, ev eşyası, lokanta ve otel hizmetleri, konut ve ulaştırma hizmetleri olduğunu görüyoruz. Bu beş mal ve hizmet kümesinin toplam içindeki ağırlığı %71!. Dolayısıyla, halkı yakından ilgilendiren mal ve hizmetlerin %71’inin fiyatı ortalamanın üzerinde artış göstermiş durumda.

Burada dile getirdiğimiz veriler aşağıda 2 no’lu tabloda derlenmekte.

Enflasyonun böylesine asimetrik dağılımı, halkın hissettiği enflasyon algısının da istatistiğin soğuk hesaplarından nasıl farklılaştığını anlatıyor. Enflasyon, neresinden bakarsanız bakın, çok yönlü bir mesele; hedef tanımını değiştirerek; ya da hayali düşmanlar yaratarak çözülebilecek türden bir mesele de değil.

Bu makale yazarın onayı dahilinde erincyeldan.net web sitesinden alınmıştır. Makaleyi, yazarın kişisel blogunda okumak için tıklayınız.

(Visited 410 times, 1 visits today)
Close