Written by 11:46 Makaleler

Bu Hikayeyi Yeniden Anlatalım: Aleksey Navalnıy

Deniz Tunç Kalyoncu yazdı.

Geçtiğimiz yılın eylül ayında kendi bloğum poputnik.com’da (şu an site yenilendiği için maalesef erişim mümkün değil) Navalnıy üzerine bir yazı yazmıştım ve ağustos ayında neler yaşandığını özetlemeye çalışmıştım; şimdi o yazıyı güncelleştirerek eylülden bugüne neler olduğunu anlatmaya çalışacağım. Her şey 20 Ağustos sabahı Türkiye saati ile 06.43’te Aleksey Navalnıy’ın basın sözcüsü Kira Yarmış’ın attığı bir tivitle başladı.

Yarmış, o sabah Navalnıy’ın Tomsk’tan Moskova’ya uçtuğu sırada uçakta fenalaştığını ve bu sebeple uçağın Omsk şehrine acil iniş yaptığını, şu an Omsk’ta bir hastanede olduklarını yazıyordu. Sonrasında Navalnıy’ın içtiği çaydan dolayı (çünkü sabah başka hiçbir şey içmemişti veya yememişti) zehirlendiğini iddia ediyor, şimdi yoğun bakımda olduğunu söylüyor ve bilincinin kapalı olduğunu belirtiyordu. İlk incelemelerin ardından 1 numaralı hastanenin baş hekimi kameraların karşısına geçerek Navalnıy’ın durumunun ciddi olduğunu söylüyordu fakat teşhis henüz konmamıştı. Navalnıy’ın ekibi ve ailesi tarafından Navalnıy’ın Almanya’da tedavi olabilmesi için Kremlin ile temasa geçildi, hatta Navalnıy’ın eşi Yuliya Navalnaya doğrudan Putin’e yazdığı başvuruda eşine izin verilmesini talep ediyordu, tarih bu sırada 21 Ağustos idi.

Rusya hükümeti Navalnıy’ın Almanya’da tedavi olmasına izin verdi ve Cinema for Peace isimli vakıf, Omsk’a ambulans uçak göndererek Navalnıy’ın Berlin’e naklini sağladı. Burada ufak bir parantez açarak Cinema for Peace adına masrafların kim tarafından karşılandığına değinmemiz gerekiyor. Uçak masraflarını Boris Zimin karşıladı [1] ve Boris Zimin Rusya’nın en önemli şirketlerinden biri olan Vımpelkom’un kurucusu Dmitri Zimin’in oğlu. Bu noktada, Rusya’da oligarklar arasında mutlak bir birlikteliğin olmadığına dikkat çekmek gerekiyor. Kendi aralarındaki rekabetin etkileri farklı alanlarda ortaya çıkabiliyor; Navalnıy’ın bir aktivist kimliği ile ne derecede önemli yolsuzlukları ifşa ettiğini gördüğünüzde buradaki bilgi akışını yalnızca kendi ekibi ile elde etmiş olması ihtimali güçleşiyor.

Devam edelim, Almanya’da tedavi altına alınan Navalnıy hala komadaydı ve ilk incelemelerin ardından Alman yetkililer Navalnıy’ın Sovyet üretimi noviçok isimli sinir gazı ile zehirlendiğini duyurdu. Açıklamanın ardından Angela Merkel kameraların karşısına geçti ve “Navalnıy, onu susturmak için işlenen bir suçun kurbanıdır.” dedi ve yalnızca Kremlin’in cevaplayabileceği çok önemli sorular olduğunu, hükümetin bunları cevaplaması gerektiğini, tüm dünyanın bu cevapları bekleyeceğini belirtti. [2]

Alman hükümetinin yaptığı açıklamadan biraz sonra bu sefer Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen attığı tivitte “… bu bir kez daha alçakça ve korkakça bir harekettir” diyerek kendince durumu tanımlıyordu. “Bir kez daha” ifadesi 2018 yılında İngiltere’de kızıyla birlikte noviçok ile zehirlenen eski çifte ajan Sergey Skripal’ı hatırlatmak için kullanılıyordu.

Alman hükümetinin açıklamaları sonrası bu sefer Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov uluslararası standartlara göre testler yaptıklarını, Navalnıy’ın vücudunda Almanya’ya nakli öncesinde herhangi bir toksik maddeye rastlamadıklarını, Alman yetkililerden resmi cevap beklediklerini belirtti.

Buraya kadar amacım sürecin nasıl ilerlediğine dair birtakım saptamalar yapmaktı, ilk etapta bir nevi hafızamızı tazelemeye çalıştım. Şimdi ise konunun biraz daha içine girerek bu çok taraflı krizi farklı boyutları ile incelemeye çalışacağım.

Navalnıy’ın Siyasi ve Yolsuzlukla Mücadele Geçmişi Üzerine

Aleksey Navalnıy, Rusya’da yolsuzluk karşıtı eylemlerle gündeme gelmiş, Kremlin ile birçok kez arasında sorun olmuş ve Rusya’nın liberal kanadındaki muhalif temsilcilerden biri. Aslında politik görüşleri ile ilgili tartışmalar devam ediyor ama süreci biraz özetlersek kafamızdaki soru işaretlerini bir ölçüde giderebiliriz diye düşünüyorum. Navalnıy, 2007 yılında Rusya’nın liberal demokrat diyebileceğimiz partilerinden biri olan Yabloko’dan “aşırı milliyetçi olması” sebebiyle ihraç edildi. Bu tarihlerde Navalnıy, aşırı milliyetçi ve göçmen karşıtı bir örgütlenme olan “Russkiy Marş”a katılmıştı.

2008 yılında Rusya ve Gürcistan arasındaki savaş başladığında Navalnıy ülkedeki Gürcü vatandaşlarının Rusya’dan sınır dışı edilmeleri gerektiğini yazıyordu [3]; bu sözlerinden dolayı 2013 yılında özür dilemek zorunda kalacaktı. Navalnıy bu noktada 2011 yılında FBK’yi (Yolsuzluk Karşıtı Vakıf) kurdu. Yıllar içerisinde Kremlin içerisindeki önemli isimlerin, Kremlin’e yakın oligarkların ve birçok bürokratın, gazetecinin yapmış oldukları yolsuzlukları ve yurtdışındaki yatırımları ile ilgili ifşa, belgesel ve haber çalışmaları yapıldı. 2013 yılında Navalnıy PARNAS’tan Moskova belediye başkanı adayı oldu fakat seçimi %27 oyla ikinci sırada tamamladı. 2018 yılında Navalnıy -henüz Rusya Adalet Bakanlığı tarafından tescil edilmeyen- Rusya’nın Geleceği Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı.

2019 yılının Temmuz ve Eylül ayları arasında Moskova’da yerel seçimler ile ilgili protestolar düzenlendiğinde, on binlerce muhalif kişi eylemlere katılmıştı. Eylemlerin önemli temsilcilerinden biri olan Lyubov Sobol gözaltına alınınca eylemler şiddetlenmişti, Navalnıy de Sobol’a olan yakınlığıyla eylemlerde adına sıkça rastlanan isimlerden biri olmuştu. Aradan bir yıl geçti, Navalnıy’ın zehirlendiği açıklandı fakat Rusya’da bir sessizlik hakim oldu, sosyal medya haricinde veya Habarovsk’ta aylarca devam eden gösteriler dışında Navalnıy ile ilgili ekstra bir durum söz konusu olmadı. Elbette Avrupa ve ABD medyasının konuya ilgiyle yaklaşmasını bir kenarda bırakarak bu ifadeyi kullanıyorum.

2019 yılında muhaliflerin düzenlediği bunca gösteriye ve etkiye rağmen bu durum karşısında neden sessiz kalındı? Farklı çevrelerden bu soruya verilen yanıtlarda, geçen yıl gerçekleştirilen gösterilerin etkisi daha çok Sobol’a atfedilmeye başlandı. Levada’nın Eylül 2020 seçim anketine göre Navalnıy’ın şimdilik oy oranı %2 [4]. Yine Levada Merkezi’nin aralık ayında yaptığı Navalnıy’ın zehirlenmesi ile ilgili çalışmada bu durum soruldu ve insanlar %6 oranında “muhalefet içindeki mücadele”, %7 “yolsuzluk karşıtı soruşturmaların intikamı”, %15 “siyasal rekabeti (muhalefeti) elimine etmek/ortadan kaldırmak”, %19 “Batı istihbarat teşkilatlarının kışkırtmaları” ve %30 “zehirlenme gerçek değil” yanıtlarını vermişti [5]. 2020 yılının son çalışmasında ise 2020’nin en önemli olayı sorusuna yalnızca %2’lik kesim Navalnıy’ın zehirlenmesi yanıtını verdi [6]. Tüm bunları beraber düşündüğümde Rusya’nın Navalnıy’ı zehirlemesindeki ve onu Almanya’ya ve onun bilim insanlarına göndermesindeki amacı görmek biraz zor, hatta Kremlin’in bunu yapmamış olma ihtimali de artıyor. Navalnıy’ın Kremlin dışında da birçok rakibi ve düşmanı var desek yanılmış veya abartmış olmayız. Yine de yaşanan sürece baktığımızda Kremlin’in eskisinden daha fazla Navalnıy’ı ve yaratabileceği etkiyi düşüneceğini varsayıyorum.

Peki sonra ne oldu, Navalnıy nasıl döndü?

Navalnıy süreç içinde Berlin’deki tedavisini tamamladı ve o sırada daha önceki davasından kalan şartlı tahliyesiyle ilgili aralık ayı sonunda Rusya Federal Hapishane Dairesi, Navalnıy’e ülkeye dönme çağrısı yaptı ve tabii bu çağrıda ülkeye dönmemesi halinde ertelenmiş mahkumiyet kararının uygulanacağı da belirtildi. Navalnıy’ın bu davası aslında vakfı aracılığı ile kendi zimmetine para geçirme suçlamasına, yani yolsuzluğa dayanıyor. Diğer taraftan Navalnıy, 21 Aralık’ta “Katilimi aradım” başlıklı bir video yayımladı ve buradaki videoya göre Navalnıy kendisini Maksim Sergeyeviç olarak tanıtarak bir FSB (Federal Güvenlik Servisi) yetkilisinden kendisine yapılan operasyon hakkında itiraf aldı. Bunun ertesinde FSB durumu yalanladı, Peskov olayı biraz da görmezden gelerek “Görüntüleri izlemedik, yapmamız gereken yeterince iş var.” dedi. Daha sonrasında Putin’in her yılın sonunda gerçekleştirdiği basın toplantısında sorulan soruların bir kısmı Navalnıy ile ilgili oldu ve Putin, Navalnıy’ın adını anmadan “Berlin’deki hasta”, “ünlü bloggerımız” gibi ifadeler kullanmayı tercih etti.

13 Ocak günü Navalnıy, Instagram üzerinden yayımladığı bir videoda 17 Ocak’ta Pobeda (Zafer) Havayolları ile Moskova’ya döneceğini açıkladı; aynı zamanda kısaca “Beni korkutmak ve ülkeye dönmemi engellemek için her şeyi yapıyorlar ancak evime dönüyorum.” dedi.

https://www.instagram.com/p/CJ-lt0YoT2s/

İşte bu noktada Navalnıy’ın şartlı tahliye ihlali sebebiyle ertelenen 3.5 yıllık hapis cezasının, dönmesi durumunda infaz edilme ihtimali gündeme geldi. Tüm bu sorular arasında 17 Ocak’ta Berlin’den kalkan uçağa Navalnıy bindi ve uçaktaki birçok gazeteciyle birlikte Moskova’daki Vnukovo Havalimanına doğru yola çıktı. Uçağın kalkışından hemen önce Navalnıy’ın Instagram hesabından yine bir video paylaşıldı ve söz konusu videoda Yuliya Navalnaya, Rusya’nın kült serilerinden Brat 2’nin sonundaki bir repliği söyledi: “Hey çocuk, bize votka getirir misin; eve dönüyoruz.”

https://www.instagram.com/p/CKJiIk0oQBq/

Yine bu esnada Vnukovo Havalimanında önlemler arttırılmıştı ve Navalnıy’ı karşılamaya gelen Şaveddinov, Sobol ve Kotov gibi isimler de havalimanın içindeki bir kafede otururken gözaltına alındılar.

Navalnıy’ın uçağının Moskova saati ile 19.20’de ineceği söylenmişti fakat öncelikle 15-20 dakikalık bir gecikme ile inişin gerçekleştirileceği açıklandı; daha sonra Vnukovo Havalimanındaki bir teknik sorun nedeniyle inişlerin iptal edildiği söylendi, Navalnıy’ın uçağı Şeremetyevo’ya yöneldi ve yaklaşık 20.12 gibi uçak Şeremetyevo Havalimanına indi. Burada hem Kremlin’in hem de Navalnıy’ın karşılıklı hamlelerini görmüş olduk. Navalnıy’ı taşıyan uçak neredeyse tamamen gazetecilerden oluşuyordu ve bu sayede anlık olarak tüm bilgiler ve gelişmeler aktarılabilecekti. Diğer yandan Kremlin ise havalimanını değiştirerek Vnukovo’ya giden Navalnıy destekçilerini ekarte etmenin yolunu bulmuştu. Navalnıy terminalde kısa bir açıklama yaptı ve pasaport kontrolü sonrası gözaltına alındı.

Son yerine

Şimdi neler olacağını hep birlikte göreceğiz fakat bu yazıyı bitirmeden önce Navalnıy’ın Avrupa ve ABD medyasında nasıl bir görünüme sahip olduğuyla ilgili kısaca bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Aslında iki tane Navalnıy var, bir tanesi gerçekten de Kremlin’in, oligarkların ve birtakım bürokratların, gazetecilerin ve iktidara farklı yollarla dahil olmuşların yolsuzluklarını ifşa eden bir aktivist; diğeri ise neoliberal ve oldukça milliyetçi siyasi bir figür. Şimdilik ikinci kısım kamuoyunda ya da medyada tartışılmıyor. Avrupa’da ve ABD’de neredeyse herkes Navalnıy’ı Putin karşıtlığı üzerinden tanımlıyor ve destekliyor. Şunu unutmayalım, Rusya’da bugün kış uykusunda diyebileceğimiz bir aşırı sağ var ve onu uyandıracak herhangi bir hamle toplum ve dünya için tehlikeli olacaktır, aslında ilginç bir şekilde Putin karşısına alternatif olarak yerleştirilmek istenen isim de yine tek bir adam; buradaki çelişkinin çözülüp çözülemeyeceğine bakacağız ancak Navalnıy’ın kendisini göstermeye çalıştığı alan ve Navalnıy ile ilgili haber yapan kanalların vurgulamak istediği genellikle kendisinin yolsuzluk karşıtı görüşleri ve çalışmaları oluyor. Aynı madalyonun diğer yüzünü de konuşmak zorunda kalacağız.

Navalnıy artık dünden daha fazla Rusya siyasetinin bir parçası. Diğer bir deyişle, 2021 Duma Seçimleri son yılların farklı açılardan takip edilecek önemli seçimlerinden biri olacak.

Şimdilik son.


[1] https://www.world-today-news.com/the-head-of-the-cinema-for-peace-foundation-made-forecasts-about-navalnys-legal-capacity-in-the-near-future/

[2] https://www.dw.com/en/navalny-novichok-germany-russia/a-54794283

[3] https://navalny.livejournal.com/274456.html

[4] https://www.levada.ru/2020/09/03/doverie-politikam-i-prezidentskoe-golosovanie/

[5] https://www.levada.ru/2020/12/24/chto-rossiyane-dumayut-ob-otravlenii-alekseya-navalnogo/

[6] https://www.levada.ru/2020/12/30/sobytie-goda-i-chelovek-goda/


Deniz Tunç Kalyoncu

1996’da Bişkek’te doğdu. 2020’de İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun oldu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimi almaya devam etmektedir.

Tarih ve hukuk alanlarında çalışmalar yapmakta olup Gergedan Dergi’de Sovyetler Birliği ve Rusya üzerine yazılar yazmaktadır.

(Visited 2.259 times, 1 visits today)
Close