Azerbaycanlı tarihçi Tural Həmid’in Azlogos’ta yayımlanan “SSRİ niyə dağıldı?” başlıklı makalesini Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi Leyla İsayeva’nın çevirisiyle sizlere sunuyoruz. Makalenin sonuç bölümünde Həmid, SSCB’nin çöküşünün temel sebeplerini ele alıyor.
Dizinin ilk yazısı için tıklayınız:
SSCB Neden Dağıldı? – I
Dizinin bir önceki yazısı için tıklayınız:
SSCB Neden Dağıldı? – IV
Sonuç: SSCB’nin Çöküşünün Nedenleri
Sovyetler Birliği’nin çöküşündeki en önemli faktörleri analiz etmeye başlamadan önce, ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak gerekir. Çarlık Rusya döneminde Rusya yarı-feodal bir ülkeydi, kapitalist ekonomik ilişkiler sadece büyük şehirlerde oluşuyordu. Marks’ın teorisi bu tip bir durumda uygulanamazdı. Çarlık Rusya bunun için hem burjuva demokratik devrimini gerçekleştirmek hem de sanayileşmek zorundaydı.
Marksist lider Lenin ilk tezi kabul etmese de ikincisini kabul ediyordu. Lenin’e göre, devrimci parti iktidarı ele geçirebilir ve sanayileşmeye başlayabilirdi, bunun içinse geçiş dönemine ihtiyaç yoktu. Bolşevikler 25 Ekim 1917’de iktidara geldiler. Yaklaşık 4 yıl süren iç savaşta Bolşevikler zafer kazandı. Lenin, SSCB’nin kuruluşuyla Avrupa’daki devrimin de başarıya ulaşacağına inanıyordu. Ancak 1918-1920 Avrupa devrimleri meyve vermedi. Devlet yeni bir hedef seçmek zorunda kaldı. Bu hedef, sosyalist ekonomi inşa etmek için kapitalizm önünde geri çekilme (NEP) olarak adlandırılıyordu.
Lenin’in ölümünden sonra güç Stalin tarafından ele geçirildi. Stalin, Buharin tarafından formüle edilen “tek ülkede sosyalizm” sloganı altında, sosyalizmin kapitalizmle ekonomik açıdan mücadele edebileceğine inanıyordu. Bunun temel dayanağı kolektivizasyon ve sanayileşme idi. Stalin, 1936 Anayasasında Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kurulduğunu ilan etti. Bir sonraki hedef komünizmdi. 1952’deki konuşmasında Stalin, 1970 yılına gelindiğinde ülkenin komünizme geçişin en yüksek aşamasına ulaşacağını söylüyordu.
Stalin’den sonra iktidara gelen Malenkov ve Kruşçev dönemlerinde, komünizmin inşasıyla ilgili tahminler daha kötümser bir karakter aldı. Nikita Kruşçev’e göre komünizmin 1980 yılında kurulması gerekiyordu. Buna ek olarak Kruşçev komünizmde devlet kurumunun ölmeyeceğini söyleyerek Marx’a tamamen karşı çıkıyordu.
Kruşçev’den sonra iktidara gelen Brejnev zamanında ise komünizm bir ideal olarak arka plana itildi ve onun yerine “gelişmiş sosyalizm” sloganı dile getirildi. Andropov ve Çernenko iktidarda çok az kaldı ve Sovyet sisteminde göze çarpan önemli değişiklikler üretemediler. 1985’te iktidara gelen Mihail Gorbaçov’a ise 1930’tan beri hükümette oluşan 3 ana sorun miras kaldı: ekonomik problemler, askeri sorunlar ve kaynak sorunu, ideoloji sorunu.
1. Ekonomik problemler
1914’te Rusya, dünyanın sekizinci en gelişmiş endüstrisine sahipti. Ardından Stalin’in kontrolü altında gerçekleşen sanayileşme büyük bir başarıya ulaştı. Bunun başlıca nedenlerinden biri, Rusya’nın doğal zenginliklerine sahip olmasıydı. SSCB, kauçuktan başka bir şey ithal etmiyordu. Bu dönemde SSCB büyük ölçüde dünya ekonomisinden izole edilmişti. Stalin’in amacı, ülke çapında sanayinin eşzamanlı gelişimi ile Marksist sanayileşme modeline bağlı kalmaktı. İzole bölgelerde büyük sanayi şehirleri kuruldu. Bu tür şehirlerin inşasında hükümlüler ve daha sonra Alman savaş esirleri çalıştırılmaya başlandı.
Sovyet ekonomisi Stalin döneminde önemli ölçüde büyüdü ve GSYİH hacmine göre ABD’nin ardından ikinci büyük ekonomi haline geldi. Ancak Kruşçev’in iktidara gelmesiyle birlikte, 1950’lerde elde edilen büyüme oranı yavaş yavaş düştü. GSYİH 1966-1970 yıllarında yüzde 7,2 artarken, 1971-1975’te yüzde 5,1, 1976-1980’de yüzde 3,8 ve 1981-1985’te yüzde 3,1’e düştü (Sakwa, 1999:413).
1960’larda Sovyetler Birliği, dünya pazarına petrolün ana ihracatçısı ve 1970’lerde ise doğal gaz ihracatçısı olarak girdi. Ekim 1973’te başlayan Arap-İsrail Savaşı ve Arap devletlerinin müteakip petrol ambargosu sonucunda petrol fiyatları 5 kat arttı. Artan petrol gelirleri sayesinde, zayıflamış Sovyet ekonomisi büyük bir askeri-endüstriyel kompleksin ihtiyaçlarını karşılayabildi. Tarımsal sanayi ise giderek azalıyordu. Kruşçev döneminde SSCB tahıl ithalatına başladı, bu politika Brejnev döneminde de devam ettirildi. (İlginçtir ki, SSCB, tahıl ihracatından elde edilen gelir sayesinde sanayileşmeyi gerçekleştirebildi).
Gıda ithalatıyla, gıda kıtlığı ve sosyal eşitsizlik önlenmeye başlandı. Tarımla ilgili planı tamamlamak için petrol kullanıldı. SSCB Bakanlar Kurulu Başkanı Aleksey Kosıgin, petrol ve gaz endüstrisi bakanını arayarak “yeterli ekmeğimiz yok, plandan ilave bana üç milyon ton petrol verin” dedi (Ergin, 2016: 29). Yükselen petrol fiyatları, Sovyetler Birliği’nin ekonomik reformlara ve dış politikadaki değişikliklere başlamadan önce mevcut rotayı izlemesine izin verdi. Sovyet yönetimi, petrol fiyatlarındaki düşüş olasılığını ciddi değerlendirmediği için böyle bir gelişmeye hazır değildi. Bu nedenle, 1985’te iktidara gelen Gorbaçov ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. 1986’da aşırı arz ve küresel talebin azalması petrol fiyatlarının düşmesine neden oldu. Bu nedenle, ülke döviz kazançlarının önemli bir bölümünü kaybetti. Sovyet petrol endüstrisinin üretimi artmaya devam etse de bu batan ekonomiyi kurtarmak için yeterli değildi.
Gorbaçov acı bir şekilde söyleniyordu: “Düşünün, dünyanın en güçlü ordusuna sahip olan ve kozmosu fetheden bir devlet, kadın külotlu çorap sorununu çözemiyor.”
Bir başka büyük sorun, bazı giyim çeşitlerinin, ürünlerinin eksikliğiydi. Gorbaçov’un iktidara gelişinin ilk yıllarında, kadın çorap sorununu çözmek için bir komisyon oluşturdu. Gorbaçov bu konuda acı bir şekilde söyleniyordu: “Düşünün, dünyanın en güçlü ordusuna sahip olan ve kozmosu fetheden bir devlet, kadın külotlu çorap sorununu çözemiyor.” (Erqin 2016: 30). Ayrıca, diş macunu, çamaşır deterjanı eksikliği vardı. Ülkede planlı ve “gölge” ekonomi hüküm sürüyordu. Kayıt dışı ekonomi resmi ekonomiden daha hızlı büyüyordu. Gorbaçov, Sovyet ekonomisinin nasıl çalıştığını yanlış anlamıştı. Bu nedenle, durumu iyileştirmek yerine durumu daha da kötüleştiren birçok ekonomik reform gerçekleştirdi.
2. Askeri sorunlar ve kaynak sorunu
Sovyetler, dünya çapında komünizmi inşa etmek ve kendisini korumak zorundaydı. Sovyetler Birliği’nin askeri-endüstriyel kompleksi milli gelirin en az %40’ını oluşturuyordu. Yönetim dahil hiç kimse kesin rakamları bilmiyordu (Mccauley, 2007:442). Gorbaçov’un iktidarı döneminde savunma için ayrılan bütçe düşürülmüştü, zaten düşmüş olan bütçeyle silah maliyetleri Sovyetler Birliği’ni zora sokuyordu. Silahlanma yarışı, ülkenin çökmesine yol açan birçok nedenden biriydi.
Silahlanma yarışı, ülkenin çökmesine yol açan birçok nedenden biriydi.
Öte yandan SSCB, kaynaklarının çoğunu diğer cumhuriyetlerdeki devrimci hareketlere ve sosyalist devletlere harcıyordu. SSCB’nin en çok sübvanse ettiği devletlerden biri Doğu Almanya Cumhuriyetiydi. Almanya’nın az yakıtı vardı ve bu yüzden SSCB’den sürekli destek alıyordu. Yeniden yapılanma döneminde, Başbakan Hans Modrow, Gorbaçov’a SSCB’nin yardımını azaltma konusunda şunları yazdı: “Doğu Almanya Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’nin bir çocuğudur. Lütfen, bizimle ilgilenin”. Garip bir şekilde, “Varşova Paktı” ülkeleri Sovyetler Birliği ile bir ticaret açığı yaratmaya çalışıyorlardı. Bu, onlara Moskova’dan kolay bir kredi almalarını sağlıyordu. Onların bakış açısıyla bu, rasyonel ekonomik yanaşmaydı. Sovyetler Birliği’nin güvenilirliği üçüncü dünya ülkelerinde de yüksekti. Etiyopya, Angola, Mali, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Mozambik gibi ülkeler Batı emperyalizmine karşı savaşıyorlardı. SSCB uluslararası bir devlet olduğu için, bu devletlere de yardım etmek zorundaydı. Laos ve Vietnam gibi diğer devletler de Sovyetlerin cömertliğini bekliyorlardı. Sovyetler Birliği’nin yardım ettiği ülkeler arasında Küba özellikle göze çarpıyordu. Sovyetler Birliği, Küba şeker kamışını piyasa değerinden çok yüksek fiyata satın alıp karşılığında ona hemen hemen her şeyi ücretsiz veriyordu.
Sovyetler Birliği için en yıkıcı kampanya Afganistan harekâtıydı. Gorbaçov Afganistan’ı “açık yara” olarak nitelendiriyordu.
Ayrıca Avrupa’daki ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki komünist derneklere ve partilere de destek sağlanıyordu. Batı komünist partilerinden, özellikle İtalya Komünist Partisi ile SSCB çok iyi ilişkiler içerisindeydi. ABD Komünist Partisi de doğrudan Moskova’dan finanse ediliyordu. Sovyetler Birliği için en yıkıcı kampanya Afganistan harekâtıydı. 10 yıl süren bu savaşta, SSCB hem maddi hem de askeri olmak üzere çok büyük kayıplar yaşadı. Gorbaçov Afganistan’ı “açık yara” olarak nitelendiriyordu. Bu felaket Şubat 1989’da sona erdi. Tüm bu maddi bağımlılıktan kurtulmak için SSCB ordusunu önce Afganistan’dan ve daha sonra Doğu Avrupa’dan çıkardı. Gorbaçov, Saddam Hüseyin’in 1 Ağustos 1990’da Kuveyt’e işgali sırasında Irak’ın müttefiki olmasına rağmen ona herhangi bir destek vermedi. SSCB zaten son dönemini yaşıyordu. Devletin hayatta kalabilmesi için Batı devletlerinin kredisine ihtiyacı vardı. Amerikalılar Gorbaçov’a tahıl satışı karşılığında 1,5 milyar dolar teklif ettiler. Temmuz 1991’de Londra’da Gorbaçov, Başkan Bush’tan 100 milyar dolar istese de Bush bunu reddetti. (Mccauley, 2007: 434).
3. İdeoloji sorunu
Sovyetler Birliği’nin çöküşünde en önemli faktör olarak ideolojiyi vurgulamak gerekir. İdeolojik çöküşün ana suçlusu olarak Stalin görülüyordu. Stalin’in döneminde Politbüro’da demokratik seçim, ifade özgürlüğü, kolektif yönetim sistemi ihlal edildi. 1930’ların baskısı altında, devletin kurucu üyelerinin (Lenin’in muhafızları) büyük çoğunluğu öldürüldü. Politbüro, Stalin’in her ifadesini koşulsuz olarak kabul eden, her görüşünü memnuniyetle karşılayan kalabalığa dönüşmüştü. Özgür düşünce ve çoğulculuğun olmaması, devlet aygıtında gerçek komünistlerin değil, “kariyeristlerin” iktidara gelmesine neden oldu.
Brejnev döneminde, devlet yönetimi tamamen bozuldu, sosyalist devlet mülkiyetinin yağmalanması yaygınlaştı. Her işçi çalıştığı müesseseden, her köylü de kolhozdan bir şey çalmaya başladı.
Bunun sonuçlarını Kruşçev ve Brejnev yönetiminde görmek mümkündü. Brejnev döneminde, devlet yönetimi tamamen bozuldu, sosyalist devlet mülkiyetinin yağmalanması yaygınlaştı. Her işçi çalıştığı müesseseden, her köylü de kolhozdan bir şey çalmaya başladı. İşçi emeğinden uzaklaştı, artık sosyalist devlet mülkiyetini kendininki olarak görmüyordu. Sosyalist rekabet, piyasa kurumlarının yerini alamadı. Mühendis işçiden daha az ve vardiya şefi de çalışanlarıyla aynı maaşı alıyordu. Çalışmak için kimsede eski enerji kalmamıştı. Dürüst insanlar ise yozlaşmış bürokratlar nedeniyle görevlerinde devam edemediler.
Tüm bu faktörler en çok perestroyka döneminde ortaya çıktı. 1990 yılında Rusya Maliye Bakanı, parti üyelerinin sadece yüzde 20’sinin marksist olduğunu söyledi. Başka bir analist, parti üyelerinin yaklaşık üçte birinin marksizm ideolojisinde olduğunu ve dörtte üçünün ise kariyer basamaklarını ilerletmek için partide olduğunu belirtti. İdeolojideki düşüşü gençlik örgütü Komsomol’da da görmek mümkündü. Komsomol, vicdanlı, dürüst komünistler yerine zeki kapitalistler yetiştirdi. Mikhail Khodorkovsky gibi bazı oligarklar, Komsomol günlerinden beri para kazanmaya başladılar. Rus oligarkların çoğu Gorbaçov iktidarında dolar milyonerleriydi. Örneğin, Mihail Fridman karaborsada bilet satarak zengin olmuştu. Şu anda, Rusya’nın en zengin insanlarından biri olan Fridman Alfa Bank’ın yönetimdedir.
Rus oligarkların çoğu Gorbaçov iktidarında dolar milyonerleriydi.
İdeolojinin yok oluşu, SSCB’nin çöküşüyle ilgili RSFSR Yüksek Konseyindeki oylamada da görülebilir. Yüzde 86’sının komünist olduğu parlamentoda, SSCB’nin dağılmasına karşı sadece 7 kişi oy kullandı. Bu dönemde siyasete katılanların her biri, 1 yıl sonra farklı ideolojilere sahip partiler kurdular, hayata, sosyo-ekonomik ilişkilere dair tamamen farklı görüşler ortaya çıktı. Denildiği üzere, gemi batmaya başladığında onu ilk terk eden fareler oldu.
Kaynakça
Sakwa, Richard (1999) The Rise and Fall of the Soviet Union, 1917-1991
Mccauley, Martin (2007) The Rise and Fall of the Soviet Union
Янаев, Геннадий (2010) ГКЧП против Горбачева: последний бой за СССР
Шумилов, Михаил (2008) История России: конец ХIX-начало XXI веков
Пихоя, Рудольф (1998) Советский Союз: История Власти 1945–1991
Огнёв, Александр (2003) Против лжи о Великой Отечественной войне: монография
Ергин, Дэниел (2016) Ресурсные войны, новые технологии и будущее энергетики