Ekin Bayur, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yeniden yayımlanan “Was die Natinoalsozialisten wollen?“ (Nasyonal Sosyalistler Ne İstiyor?) başlıklı yazıyı çevirdi.
Çeviriye Önsöz
Nasyonal Sosyalistlerin “gerçekte” ne istediğini göstermeyi amaçlayan bu yazı, Franfurter Allgemeine’nin bu dönemde çıkan en çarpıcı yazılarından biri. “Nazi yükselişini göremedik”, “Böyle olacağını tahmin edemedik” gibi argümanları çürütmeyi kolaylaştırdığı gibi dönemin sistem karşıtı propagandasından da kısa bir örnek de sunuyor. Yazıya geçmeden önce yazıda geçen bazı kişiler, mekanlar ve olaylardan da bahsetmek gerek.
Münchner Bierkeller (Bürgerbräukeller) için Hitler’in 1923 Kasımı’nda “Beer Hall” darbe girişimini başlattığı birahane denilebilir. 1920-1923 yılları arasında Nazi Partisi’nin toplanma mekânlarından biriydi. Hitler liderliği döneminde de bu darbe girişiminin anılması amacıyla kullanılan bina, 1979 yılında yıkılarak yerine bir kültür merkezi yapıldı.
Julius Streicher, anti-semitik propagandanın merkezi haline gelen Der Stürmer[1] isimli gazetenin kurucusu ve yayıncısı, aynı zamanda bir parti üyesiydi. Gazetenin alt başlığı ise trajikomik bir şekilde “Gerçek için Savaşan Haftalık Alman Gazetesi” idi. Streicher, Nürnberg Mahkemesi’nde insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle ölümle cezalandırıldı.
Hermann Esser, Hitler’in en eski arkadaşlarından biri ve Nazi Partisi üyesi bir gazeteciydi. Völkischer Beobachter ismindeki Nazi yanlısı gazetenin editörlüğünü yapan Esser, yaptığı konuşmalarla bir dönemin en önemli Nazi propagandacılarından biriydi. Daha sonra gözden düşen Esser, İkinci Dünya Savaşı sonrasında çok dikkat çekmeyen bir kişi olması sebebiyle diğer üst düzey üyelere göre büyük bir ceza almadı.
Genç Alman Düzeni (Jungdeutschen Order), milliyetçi paramiliter bir organizasyondu. Her ne kadar Nazilere çok yakın gözükse de 1920’lerde 300.000 civarı üyesi olan bu örgüt, 1933 yılında Naziler tarafından kapatıldı.
Son olarak Bodeo Uhse, aşırı sağa yakın bir gazeteci yazar idi. Başka aşırı sağ örgütlerde de yer almasının yanı sıra 1927 yılında Nazi Partisi’ne üye olup 1930 yılında partiden istifa ederek Alman Komünist Partisine geçti ve hayatına komünist olarak devam etti. Hatta Nazi rejimi tarafından vatandaşlıktan çıkarıldı. 1927-30 yılları arasında Ingolstadt isimli Nazi gazetesinin editörlüğünü yaptı.
Not: İlgilenenler için Robert Wistrich’in “Who’s who in Nazi Germany” kitabı Nazi üyeleri ve önemli üst düzey kişiler hakkında ayrıntılı bilgiler sunuyor.
Nasyonal Sosyalistler Ne İstiyor?
NSDAP Almanya’nın geleceğini nasıl hayal ediyor? Nürnberg’deki parti toplantısı, partinin bu konudaki düşüncelerini gözler önüne seriyor: Siyaset akıl ile değil güç ile yapılır.
Bazen bir gecede ünlü olursun. Dün bilinen bir hareket, Münchner Bierkeller’ın nemli gölgesinde hala yaşıyordu ve zaferlerini Münih birasının körelmiş zihinlerde yarattığı heyecana borçluydu. Bugün bu hareket, Almanya’nın her yerindeki üniversitelilerin büyük bir kısmının bağlılığını kazandı. Yarın bizi kim yönetecek? Almanya’daki yasakları ve yasakların artışının gözetilmesini kim sağlayacak? Çocuklarımıza dünyaya ve insana ilişkin doğru ve yanlışları kim öğretecek? Bizi kim iyileştirecek? Bize kim vaaz verecek? Bugünün üniversitelileri.
Hitler hareketi ile başa çıkmak çok zor. Bu sıkıcı yaşamda Tanrı ile birlikte, pırıl pırıl manevi kitlelerle mücadele etmekten daha hoş bir şey yok. Ama bunu yapmak için bir rakibe ihtiyacın var. Hitler, büyük askeri liderler örneğini takiben anılarını yayınlamıştı. Bunların pek işe yaramadığı düşünülürse belki de yanlış yere bakıyoruz. İleride geleceğin akademik çevrelerinin büyük bir kısmı harekete katıldığında, onların olağanüstü bir entelektüel potansiyele çekileceği varsayılabilir. Belki Nüremberg’deki Streicher? Yoksa Esser mi? Yoksa aramaya devam etmeli miyiz?
Berlin’de yayınlanan Genç Alman Düzeni’nin günlük gazetesi, ekibin bir parçası olmayı hak ediyor. Kuzey Alman hareketi büyüklerine de daha yakın sayılır. Gazete, 30 Temmuz’da Holstein’daki Husum’da, Nasyonal Sosyalizm’in Schleswig-Holstein lideri ve editör Bodeo Uhse’nin binlerce insana konuştuğu büyük toplantıya bir sözcü gönderdi. Husum’da aslında aydınlatıcı bir tartışma bile vardı. Nasyonal Sosyalizm parlamenterizmden tiksinir, tartışmalardan nefret eder. Kendi haklılığını dikte etmeyi tercih eder. Ancak meraklı toplantı katılımcıları, daha diktatörlük kurulmadan önce rahatsız edici sorular sorarsa ne yapılmalı? Nasyonal Sosyalist lider bu yüzden Husum’da birkaç müdahalede bulunmak zorunda kaldı. Almanya, bu sayede çok şey kazandı. Tartışmaların nahoş bir kalitesi vardır; insanı kendi düşünceleri için sorumluluk almaya, sisin dışına çıkmaya zorlar. Peki Nasyonal sosyalist eleştirmenler Almanya’nın geleceği hakkında ne düşünüyor? Nasyonal Sosyalist sözcünün “Genç Alman”a verdiği cevapları sunuyoruz:
“Genç Plan referandumla reddedilir ve böylece Dawes Planı yürürlükte kalırsa Dawes Planı iç ve dış siyasi karşıtları daha da gündeme getirecektir. Bir felaket, bu gibi koşullarda yaşamaktan daha iyidir. Muhtemelen Genç Alman Düzeni’nin reddettiği kasıtlı bir felaket politikası izliyoruz.”
“Ne yazık ki henüz istediğimiz kadar terörize edemedik. Amacımız bugün olan her şeyi paramparça etmek.”
“Almanya akılla kurtarılamaz (Ekleme: Yani akılsız?) ama yumrukla kurtarılabilir!”
Formüller açık. Artık Nasyonal Sosyalizmin ne istediğine
dair biraz daha kesin bir fikre sahibiz. Örneğin gazetemizin talep ettiği gibi Almanya’nın
anlaşmayı azar azar gözden geçirmeye çalışmasını istemiyor. Ancak iç savaşın ve
yeni bir dünya savaşının nihayetinde daha az kötü olarak görülmesini sağlayacak
kadar çok bedel ödemesini istiyor. Örneğin bir fikir: “Amacımız bugün olan her
şeyi paramparça etmek.” Her şeyi… Bu da çok ilginç bir şeyi açıklığa
kavuşturuyor: Kimse Almanya’daki her şeyin neden paramparça edilmesi
gerektiğini bilmiyor. Belki de böyle gereksiz sorular sorulmamalı. Belki bunlar
akla yatan değil, sinirli eğilimleri olan sorulardır. Bu kısa cümle her şeyi
özetliyor: “Almanya akılla kurtarılamaz ama
yumrukla kurtarılabilir.” Yumruk, aklın tam tersidir. Tanrı aşkına,
yumruğunuzla akıllıca ne yapacağınızı düşünmeyin. Aksi takdirde her şey bitti
demektir. Sonuçta Almanya için de ona en iyi nasıl hizmet edileceği sorusu için
de bu önemli değil. Ancak aklın sessizliği ve felaketin geliyor oluşu önemli.
[1] https://www.historisches-lexikon-bayerns.de/Lexikon/Der_St%C3%BCrmer._Deutsches_Wochenblatt_zum_Kampf_um_die_Wahrheit
Ekin Bayur
1995’te İstanbul’da doğdu. 2019’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Sabancı Üniversitesi Çatışma Analizi ve Çözümü yüksek lisans programında öğrenimine devam etmektedir.
Çatışma, Ortadoğu, feminizm ve din üzerine çalışmakta olup Gergedan Dergi’de bu alanlarda yazılar yazmaktadır.