Written by 20:12 Dosya

Tutunamayanlar V – Gemi Mühendisi

Gergedan Dosya’da genç işsizliğini ele almayı sürdürüyoruz. Farklı yaş ve meslek gruplarından Türkiye’de gençlerin hikayesi: tutunamayanlar…

Dosya editörümüz Ömer Baysan, “çarkçı” olarak da anılan gemi makine işletme mühendisi Hilal’le konuştu.

Hilal selamlar, hoş geldin bana  biraz kendini tanıtabilir misin?

Tabii ki. Ben Hilal. 23 yaşındayım, yeni mezun oldum. Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi Makine İşletme Mühendisliği’ni bitirdim. 2013 yılında  girdim ve 6 yılda bitirdim üniversiteyi. Bir yıl uzattım hazırlıkla beraber. İstanbul’da yaşıyorum, üniversite için geldikten sonra İstanbul’a yerleştik.

 
Eğitim durumunu soracağım yeni mezun oldun, lisans eğitimini bitirdin ve şu an geçimini nasıl karşılıyorsun? Çalışıyor musun bir yerde?


Kafede çalışıyorum, full time çalışıyorum ama yakında part time çalışmaya geçeceğim. Ailemle yaşıyorum ama bir yandan geçimimi kendim sağlayabilmek için kafede çalışmaya devam ediyorum.


Bir gemi makine işletme mühendisi olarak kafede çalışıyorsun. Peki hiç iş deneyimin oldu mu (kendi alanında) ne kadar süredir işsizsin?

 
Mezunken olmadı ama bölümü bitirebilmek için zorunlu olan 6 aylık stajımız var. Aslında bu 6 ayı da biz gemide geçiriyoruz. Gemiye katılıyoruz. 6 ay yurt dışında gemide iş tecrübemiz oluyor. 6 aylık stajın sonrasında mezun olduktan sonra mühendis olarak çalışma tecrübem olmadı.

    
Mezun olduktan sonraki bu dönemde bu zamana kadar geçen dönemdeki iş arama sürecinden bahseder misin biraz? Mesela okurken daha lisansta iken yaptığınız stajın bu iş arama sürecine herhangi bir etkisi oldu mu peki?

 
Aslında normalde lisanstayken bu yaptığımız stajda gemi tipleri de bizim için önemli. Hangi gemi tipinde staj yaptıysanız  genelde o şirkette devam edersiniz. Çünkü geminin tipini biliyorsunuzdur, bu şirkete aşinasınızdır.

Bu gemi tipleri neler?

 
Kuru yük, tanker, roro olabiliyor. Cruise gemileri Türkiye’de olmadığı için ondan hiç bahsetmiyorum. Bu şekilde gemi tipleri var. Ben kuru yük gemisinde yaptım stajımı mezun olduktan sonra bu tip gemilere başvurdum. Çok fazla alım oldu.  Ve alım çok olduğu için ben de kuru yük gemilerine başvurdum. Eğer başka tipte bir gemide çalışmak istiyorsanız mesela tankerde ona göre bir stajınız olması gerekiyor. Ben de başta dediğim gibi staj yaptığım şirket olmak üzere diğer firmalara da başvurdum başta tabii ki de. Burada şöyle bir dezavantaj oluyor. 4 sayfalık bir şirket listesi çıkarttım kendime. Bunların içerisinde kadın alan sayısı az olduğu için benim seçeneğim de daha azaldı. Elimdeki seçeneklere bakıyorum ona göre gidip başvuruyorum. Ben de bu süreçte onlara başvurarak ondan da geri çevrilerek geçirdim, böyle bir bekleme süreci oluyor. Ya sizi reddediyorlar ya da bekletiyorlar.

Yani daha geniş bir alana hitap eden kuru yük gemileri var ve bu şirketler arasında da kadın tercih eden ya da kadın tercih etmeyenler diye bir durum var.

 
Evet, hatta size şöyle söyleyeyim, bir şirketteki insan kaynakları müdürünün bana gönderdiği iş formunda “kadın artı ya da eksi” gibi doldurmam gereken bir seçenek vardı. Ya da başka şirketlerde de güverteci kadın alıyor mu veya makineci kadın alıyor mu gibi sorular karşımıza çıkıyor. 

Mesele baya cinsiyet meselesi aslında.


Kesinlikle öyle.

Şöyle bir şey soracağım sana sen zaten mezun olduktan sonra da bu alanda çalışmak istiyordun yani bir gemi makineci olarak çalışmak istiyordun zaten.

Evet, ben denizde çalışmak, sefere çıkmak istiyordum. Mesleğin aslında orijinali de bu. Mühendis olarak gemiye katılmak istiyordum. Çarkçı da deniyor ama artık günümüzde mühendis demeyi tabii tercih ediyoruz.

Son 4 hafta içinde iş arama girişiminde bulundun mu peki?


Bir görüşmeye çağrılmıştım. İnternetten başvurmuştum online sistem üzerinden. Sizi hem makineyle ilgili bir sınava hem de İngilizce sınavına sokuyorlar, tabi psikolojik bir test de oluyor çünkü uzun süre gemide kalmak anlayacağınız üzere psikolojinizi de etkileyebileceğinden böyle bir teste de giriyoruz. Onun üzerine çağrıldım, en son görüşmem bu oldu. Onun dışında başka bir görüşme olmadı, yaklaşık 3-4 hafta önceydi diye hatırlıyorum.

Aktif olarak iş aramaya devam ediyorsun o halde?


Evet.

 
Bu arada az önce enteresan bir şey söyledin. Uzun süre gemide kaldıktan sonra bir psikolojik teste tabii tutuluyorsunuz. Senin öyle bir durumun olmamış gerçi ama staj dışında bu sürenin bir sınırı var mı peki ne kadar kalabiliyorsun gemide en fazla?

 
Gemide aslında en fazla kalınabilen süre 11 ay mıydı? Yanlış bilgi vermek istemiyorum ama belli bir süresi var çünkü gemide duyduklarımdan aktarıyorum gemide demirleme olayı vardır ki ülkeye giremediğiniz zaman demir atarsınız, beklersiniz. Onun bir süresi olmayabiliyor. 11 ay gemide kaldığını söyleyen insanlarla tanışmıştım. Onun aslında bizim solas sözleşmelerinde bir maddesi var, belli bir süre kalabiliyorsunuz ama onu net olarak hatırlamıyorum.

Aktif olarak iş aramaya devam ediyorsun, tekrar önceki konuya dönüyorum. Hangi kanallar aracılığıyla yapabiliyorsun iş başvurularını? Elden direkt cv vererek tanıdıklar aracılığıyla mı yoksa linkedin gibi online mecralar üzerinden mi? Nasıl bir süreç bu iş arama süreci işe başvurma süreci?


Bazı şirketler direkt birebir gidip görüşme kabul etmiyorlar, randevu sistemiyle çalışıyorlar, online olarak başvuruyorsunuz ve onlar ihtiyaca göre ya da görüşmek isterlerse sizi çağırıyorlar, onun dışında direkt gittiğim yerler de çok oldu, bazı şirketlerde de direkt gidip form doldurup ardından da minik bir mülakatla görüşmeye alındığım da oldu. Ben dediğim gibi bir liste çıkarttım ve bu listeden sıra ile internetten araştırdım bunlarda da aynı mı oluyor yoksa bizzat gidip görüşmem mi gerekiyor diye.  Hatta şöyle komik bir şey söyleyeyim: ilk iş arayışımda direkt gidiyordum ve gerçekten yakın yerler değildi. İstanbul zaten çok büyük bir yer ve ben Pendik’te oturuyorum. Pendik’ten kalkıp Ümraniye’ye geliyorum ve “kadın almıyoruz” diyorlar. Kağıthane’ye gittim bir gün çok ters bir yerdeydi, çok zorlandım bulmak için ve kapıda kaldım ve kadın alınmıyor cevabıyla karşılaştım. Sonrasında başka iş görüşmelerinden önce aradım, “kadın alıp almadığınızı öğrenebilir miyim?” diye sormaya başladım. Gerçekten bunu söyledim çünkü o kadar yol gidiyorum, uğraşıyorum ve önden bunu bilmek istiyorum. Çünkü sanırım yasal bir durum olmadığı için internet sayfalarında  “kadın alınmamaktadır!” yazısı bulunmuyor haliyle. Bu yüzden de bizzat öğrenmem gerekli çünkü iki saatlik yolu ben gidip geri gelmektense kadın alımınız var mı diye soruyorum. Genelde cevap hayır oluyor ama evetse de gidip başvuruyorum. 

Hayır cevabını aldığın da şaşırmıyor musun artık?

 
Yok hiç şaşırmıyorum. Türk almıyoruz dediklerinde çok şaşırdım. Türk şirketi ama Türk almıyoruz diyorlar. Bir defasında iş görüşmesine giderken aklıma geldi ve “ya yine kadın almıyorlarsa” dedim şirketi aradım ve biz Türk almıyoruz diye bir tepki ile karşılaştım. Ağlanacak halimize gülüyoruz.

 
Siz denizciler galiba böyle tanımlıyorsunuz “karada çalışanlar” diye bizleri.

 
Evet siz karadaki insanlar.

Biz karadaki insanların, özellikle kadın beyaz yakalı çalışanların karşılaştığı bazı sorunlar var. Cam tavan  metaforu diyebiliyoruz buna. Diyelim ki bir kadın ve bir erkek çalışan olarak aynı statüdeyiz belli bir seviyeye kadar yükseldik, sonrasında bir erkek çalışan olarak benim bir diğer aynı pozisyondaki kadın çalışana göre yükselme şansım daha fazla. Tam da burada o kadın çalışana bir cam tavan uygulaması yapılıyor ve onun yükselmesi bir şekilde erteleniyor, geciktiriliyor, daha fazla emek sarf etmesi bekleniyor. Gemide de böyle bir durum var mı? Yani kadın çalışan dördüncü çarkçı iken üçüncü çarkçı olma ihtimali bir erkek çalışana göre daha kısıtlı mıdır?

Başlangıç olarak evet. Çünkü kadını ölü yatırım olarak görüyorlar. Dördüncü ya da üçüncü mühendis ehliyetleri aynı oluyor, bizde uzaktan vardiya mühendisi olarak ehliyetinizi alıyorsunuz 36 ay hizmet yaptıktan sonra. 36 ay gemide bulunduktan sonra ikinci mühendis ardından da birinci mühendis dediğimiz “çarkçıbaşı” oluyorsunuz. Başlangıçta bir kadın olarak sizi tercih etmemelerinin sebebi “ben seni alacağım, gemide yetiştireceğim ama kadın işte evlenecek, hamile kalacak, çocuk doğuracak, işi bırakacak. Neden ben bir kadın alayım?” mantığıyla yaklaşıyorlar. Ölü yatırım olarak görülüyoruz. Bunu bana söyleyen de yine bir şirketin insan kaynakları müdürüydü. Ben de şok olmuştum ilk duyduğumda. Şöyle bir şey var tabii 36 ay hizmet yaptıktan sonra yükselmeniz için hiçbir sakınca yok. İkinci mühendis olan kadınlar da, çarkçıbaşı olan birinci mühendis kadınlar da var. Bu şekilde bir engel yok. Dediğim gibi ama alım konusunda kendinizi kanıtlayana kadar kadınlara karşı tabii ki bir duvar var. Mesela kadınları genelde dördüncü mühendis olarak çalıştırıyorlar. Ama üçüncü ile dördüncü mühendis aynı ehliyete sahip ama siz kadınsanız dördüncü olmaya mahkumsunuz. Çünkü iş yağ, kir, pas içinde ve eril bir iş olarak görülüyor. “Kadınların bu işte yardıma ihtiyacı olur, kadınlar daha minik işler peşinde koşsun” gibi düşünüldüğü için dördüncü olarak tercih ediliyoruz.

Şimdi soracak olduğum soruya aslında biraz cevap vermiş oldun. İş bulamama sebebin ekonomik bir mesele mi? Piyasadaki daralmadan mütevellit bir şey miydi? Yoksa tamamen cinsiyet meselesi miydi, diye soracaktım ama zaten sizin sektördeki erillik – dişilik çatışmasından kaynaklandığını zaten söylemiş bulundun.


Tabii ki aslında piyasa da çok kötü. Bazı şirketler bazı gemilerini off’a çektiler, gemi sayılarını azalttılar. Onun da etkisi var yok değil. Birleşince aslında böyle bir şey ortaya çıkıyor hem eleman işten çıkartma olayları hem de üstüne kadın olmak birleşince bu şekilde oldu. Tabii ki de benim mezun olan erkek arkadaşlarımdan da gemiye çıkamayan yok gibi bir şey. Onlar da zorlandı, onlar da bekledi, öyle de bir şey var. Onların seçeneği az önce anlattığım gibi 4 sayfalık bir şirket listesi iken bizimki bu kadar az olduğu için ve piyasa da kötü olduğu için hepsi böyle birikiyor.

Daha bölümünü tercih etmeden, lisedeyken daha bu bölüme karar vermişken işsiz kalma ihtimalini düşünüyor muydun ya da lisansa yeni başladığında?

 
Hiç düşünmüyordum. Gerçekten o kadar emindim ki iş bulacağımdan. Listenin birinci sırasına yazmıştım. Çünkü şöyle bir durum var lojistik alanında en ekonomik alan deniz taşımacılığı ve her zaman tercih edilen alandı. Ama ekonomide ve ticarette var olan bu gerileme tabi ki de bizim iş imkanımızı da kısıtladı. Ben bu bölümü yazarken işsiz kalınabilecek bir bölüm olarak asla düşünmüyordum. Mezun olana kadar da düşünmedim. Hatta mezun olduğum günün ertesinde hemen iş bulabileceğimi düşünüyordum. Ve o kadar heyecanlıydım. Bugün okulum bitecek ve yarın gemiye çıkacağım diye düşünüyordum.

 
Peki lisanstayken kaç tane kadın öğrenci vardı yani dağılım nasıldı?

 
Ben 2013 girişliyim ve biz 5 kadın öğrenciydik. Bizim dönem 60 kişi aldı ve 5 kadındık. Tüm fakültede toplam 12 ya da 13 kadın öğrenci vardı.

 
Peki seninle birlikte mezun olan diğer kadın öğrenciler şu an ne yapıyorlar? Seninle aynı durumdalar mı ya da aynı zorlukları çekiyorlar mı?

 
Okulu bitiremeyen kısım da var şu an. Hepimiz okulu daha bitiremedik, bu arada biz diplomayla değil ehliyetle çıkıyoruz sefere. Bir tane arkadaşım okulu bitirmeden sefere çıkmayı tercih etti. Diğer bir tanesi yine ben gibi şu an iş arayışında. Başka bir diğeri de hala okulu bitiremedi. Şu an bitiren ve çalışan bir tane arkadaşım var diğerleri bitiremedi.

Kadın tercih edilmiyor diye söylemiştin. Alternatif iş nedir senin için? Gemiyle alakalı olacak olan ama gemide olmayan alternatif iş?

 
Tersanelerde çalışabiliyoruz aslında çok geniş bir yelpazesi var ama gemiye  çıkıp bütün sistemleri gemide görüp tecrübe edinmedikten sonra başlarken o kadar dar bir alanınız yok ve direkt yollar tersaneye çıkıyor. Tersanede tersaneye gelen gemilerin bakın onarımını yapmak üzere iş bulabiliyoruz ama hem maddi olarak hem de tecrübe açısından bu bizim için ikinci plan bile değil aslında. Çünkü küçük bir şehirde yaşıyorsunuz gemide ve tüm sistemleri bir arada görüyorsunuz, bu çok güzel bir şey ama tersanede iken sadece bakım onarıma odaklanmış durumdasınız tersanede daha kolay aslında bir geminin bakım onarımını yapmak. Ama seyir halindeyken bir gemide, çalışır vaziyetteyken gemi onun işletmesini yapmak işletmesini yaparken bir yandan bakımını yapmak çok daha ayrı bir iş tecrübesi. O yüzden bu tecrübe gemide yaşamak ve denizde yaşam daha nitelikli. Bir yandan tabii ki de maddi olarak çok fark var arada. Daha yüksek maaş veriliyor gemi denizdeyken. O yüzden bunların hepsi birleşince bizim için en uygun seçenek tabii ki de deniz. Ve tüm bunlarla birlikte benim çalışmak istediğim alan deniz. Karada olmak istemiyorum. Klişe olacak belki biraz ama hepimiz istediğimiz işi yapmalıyız. Nerede mutlu olacaksak o işi yapmalıyız. Ben kendimi böyle motive etmeye çalışıyorum. Ve ben denizde çalışmak istiyorum, bu yüzden hiç tersane düşünmedim. 

 
Peki artık sona geldik. Senin için tüm bu anlattıklarınla beraber işsizliğin bedeli nedir sana ne hissettiriyor? Nasıl hissettiriyor? Bana bundan biraz bahseder misin?


Ben vaktimi bir şeyler yaparak, üreterek geçirmekten yanayım. Kitap okumak, yazmak bir şeylerle uğraşmak, kendi alanımla ilgili bir şeyler okumak ve çalışmakla geçirmeyi isterim vaktimi. Okul bitti ve boş bir vakit düşünün. İşsizsiniz ve yapacak hiçbir şeyiniz yok. İş arama süreci falan insanın vaktini alır ama bir gün de 24 saat o yüzden çok vakit kaybettiğimi düşünüyorum gerçekten. Tamam, insan ömrü belki uzun, belki yarın işe başlasam 50 – 60 yaşına kadar çalışacağım. 7 ay kısa bir vakit gibi gözükebilir bu kadar uzun bir ömür varken önümüzde. Ama bu benim için çok büyük bir kayıp ve elimden geldiğince bu vakti benim için yararlı olarak geçirmeye çalıştım, meslek gereği İngilizce çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bir şekilde kendimi geliştirmeye çalıştım, bilgilerimi taze tutmaya çalıştım. Bir şekilde kendime bir şeyler katmaya çalıştım bu vakitte ama yine de benim elimde bir şey yok bu 7 aylık süreçte. O yüzden insanın gerçekten bir şeyler yapmadan bir şeylerle uğraşmadan geçirdiği bir vakit gerçekten çok üzücü. Bu süreçte mesela kendimi iyi hissedebilmek için öncelikle yoga, meditasyon yapmaya başladım. Ayrıca spor da yapıyorum. Tüm bunlar güzel nitelikli şeyler olarak kötü gözükmese de bunlardan ayrı en kötüsü sigaraya başladım. Çünkü büyük bir yük var üzerimde. Sokakta arkadaşlarımla karşılaşmak istemiyorum çünkü ne zaman karşılaşsam insanlar bana “hala karada mısın?”, “hala gemiye çıkamadın mı?” bu şekilde çok tepki alıyorum. Ya da insanlar sosyal medyada görüyorlar “hala çıkamadın mı?”, “sen ne yapıyorsun?” gibi bir şekilde çok fazla tepki alıyorum. Üstümde çok büyük bir baskı hissediyorum ve yine ailem “mezun oldun haber var mı?” sorunca büyük bir stres altında hissediyorum kendimi. Evet! Her ne kadar kötü olsa da sigara ben bu yük altında kalmanın verdiği gerginliği sigarayla atabiliyorum.


Anlamaya çalışıyorum. bir şekilde vaktini doldurmaya çalışıyorsun.

Kesinlikle.

Ne yazık ki de bu stresi azaltmak için  sigara büyük bir bedel olmuş senin için.


Umarım bir şekilde yine eski halime geri dönerim ama günü doldurmaya çalışmak aslında çok yorucu. Ben sabah yedide sekizde kalkıyorum sabah spora gidiyorum Pendik’te, spordan sonra Beşiktaş’a geliyorum, kafede çalışıyorum, yol 2 saat sürüyor. Çalışıyorum ve 10 saatin ardından yolu kitap okuyarak geçiriyorum. Çantamda en az iki ya da üç kitap taşımaya başladım ve bunların hepsi yalnızca günü bitirip tüm bu muhabbetlere maruz kalmadan, bunları düşünmeden ya da bunları düşünmeye maruz kalmadan günü tüketmek ve yatağıma varabilmek adına yaptığım şeyler.

(Visited 4.633 times, 1 visits today)
Close