Written by 03:53 Deneme

Türkçe Günlükleri – 24 Mart Salı

Onur Bülbül yazdı…

Cumhuriyet Kitap’ta Sevgi Özel, Yanlış Söylenen Sözcükler başlıklı bir yazı kaleme almış. Yazının konusu genel olarak başlığından da anlaşıldığı gibi bazı kelimelerin özellikle radyo ve televizyonda gerek sunucular gerek programlarda boy gösteren bilirkişiler gerekse de siyasetçiler tarafından yanlış telaffuz edilmesi. Sevgi Özel’in şikayetini çok iyi anlıyor ve hak veriyorum. Benim de “demokrasi” kelimesinde a harfinin uzatıldığını ve demokraaağsi şeklinde telaffuz edildiğini duyunca tüylerim diken diken oluyor. Veyahut a harfinin uzun okunması gereken “dünya” kelimesinin, bilhassa ek aldığında kısa şekilde “dünya.da” (ne yazık ki bunu yazıda göstermek imkansız) telaffuz edilmesi.

Sevgi Özel’in bu konuda bir tespiti var. Diyor ki “Suçlanacak yanlış söyleyenler değil; dili, gözle ve kulakla öğretemeyen sistem.” Ben yanlış söyleyenlerin de biraz suçlu olduğunu düşünüyorum çünkü insan anadilinin telaffuz kurallarına dikkat etmeli, bilmiyorsa öğrenmeye çaba göstermelidir. Hele ki mevzubahis olan insanlar televizyon ve radyolarda konuşanlar ise. Fakat sistemin asıl suçlu olduğunu kimse inkar edemez. Bunca seneler eğitim verdikten sonra çocuklara en azından anadilini doğru konuşup yazmayı öğretemeyen eğitim sistemi yargılanmalıdır. Yalnız, bu yargılamada Türkçenin imlasını da masaya yatırmak gerekir.

Türkçede uzun ses yoktur diye bir kural öğretiyorlar. Evet belki Türkçenin asli seslerinde uzun ünlüler yoktur fakat Arapça ve Farsçadan alıntı kelimelerde bu uzun seslerden bol bol var. Daha evvel sessiz harfler hakkında zikrettiğim “aksan işaretleri”ni burada bir kere daha zikretmek istiyorum. Arapça, Farsça kökenli kelimelerde uzun okunan elif, ye, vav harfleri çeşitli şekillerde yazıda gösterilmelidir. Türkçe öğrenen pek çok tanıdığım var, Türkçe telaffuzda en zorlandıkları şey hangi seslerin uzun okunacağının sözlüklerde belli olmaması. Bir sesin neden uzun okunduğunu sorduklarında ise bu Arapça, Farsça kökenli kelimeler meselesini anlatmam gerekiyor.

Bugün Türkiye Türkçesinin telaffuzundaki uzun ünlülerin bir sebebi de Arap alfabesinin “ayın” harfidir. Yanında ünlü olmadan tam bir ses karşılığı olmayan bu harfi Araplar gibi telaffuz etmek bir Türk için herhalde imkansızdır. Transkripsiyonlarda ayın harfi ‘ (sağa bakan kesme işareti) ile gösterilir. Telaffuzda ise kendisinden önceki sesli harfi uzun okutur. En kolay örnek ta‘yin kelimesidir. Eskilerin ayın telaffuzuna daha dikkat ettiği ve heceyi bölerek ta-yin şeklinde telaffuz ettikleri söylenir. Fakat bugün tayin kelimesindeki a uzun okunuyor. Bu telaffuz kuralı da ayın harfinin imlada gösterilmesiyle açıklık kazanabilir. Ayın harfi hakkında yazılacak aslında daha çok şey var ama onlar bugünün konusu değil.

Sevgi Özel’in dili hakkında da biraz konuşmak istiyorum. Tercih ettiği kelime kadrosuna bakınca kendisinin öztürkçeci olduğu hemen anlaşılıyor. Buna bir itirazım yok tabii ki, nasıl istiyorsa öyle yazsın. Fakat tercih ettiği birkaç kelime için not düşmek istiyorum:

Birincisi telaffuz manasında kullandığı “sesleniş” kelimesi: “Yanlış seslenişler, yolun başında, yani harflerle başlıyor.” Ne yazık ki sesleniş, telaffuzun karşılığı olamaz. Seslenmek, Türkçede çağırmak, daha da Türkçesi ünlemek manasına gelir. Ayrıca dublaj için de seslendirme deniliyor. Telaffuzu kullanmak istemiyorsa TDK’nın (evet, +nın) tavsiye ettiği söyleniş kelimesini kullanabilir.

İkinci olarak internet manasında kullandığını tahmin ettiğim “bilgisunar” kelimesi. Ne yazık ki internet, bilgi sunan demek değildir, İngilizce internetwork’tenyani “iletişim ağları arası sistem” diye tercüme edilebilecek kelimenin kısaltmasıdır. TDK bunun için “genel ağ”ı önermiş. İçinde geçtiği için bunu daha doğru buluyorum.

Son olarak teknoloji karşılığı olarak kullandığı uygulayımbilim kelimesine temas etmek isterim. Türk Dil Kurumu uzun süre bilim sahalarının Türkçe karşılıklarında bu Yunanca birleşik kelimeleri olduğu gibi çevirip kullanıma sokma yoluna gitti ama nihayet Hint Avrupa dillerine göre yapılmış, Türkçenin gramerine aykırı bu kelimeleri Türkçeye uydurmaya karar verdi. Bu tarz kelimeler Türkçenin gramerine aykırıdır çünkü Türkçede isim tamlamalarında tamlanan daima iyelik eki alır. Mesela Türkçede dana et diyemezsiniz, doğrusu dana eti’dir.Burada kullanılan uygulamabilim, bu sebeple Türkçe kurallara aykırıdır. Nitekim TDK artık uygulama bilimi olarak yazıyor.

(Visited 184 times, 1 visits today)
Close