Miriam Shestack, geçen ay Jacobin’de Mary L. Gray and Siddharth Suri’nin 2019 yılında yayımlanan Ghost Work: How to Stop Silicon Valley from Building a New Global Underclass kitabının incelemesini kaleme aldı. Türkçe literatürde henüz yer bulmamış olan ve gig ekonomisine farklı bir boyut katan “hayalet iş” kavramını tartışan The Ghost Workers in the Machine başlıklı bu eleştiriyi Nezih Kavaklı iki bölüm halinde Türkçeleştirdi.
Çevirinin ilk kısmını okumak için tıklayınız.
Hayalet İşçilerin Geçmişindeki Hayaletler
Bugün var oldukları haliyle hayalet iş platformları 2000’lerin başında Amazon’la başladı. 2005’te kullanıcılar tarafından MTurk olarak bilinen, herkese bir hesap açma ve küçük bir ücret karşılığında listelerini temizlemek için biraz zaman harcamak imkanı sunan Amazon Mechanical Turk’ü lanse etti. Platformda diğer işverenler (artık “talep edenler”) de iş ilanı verebiliyor ve ödeme yapmak için onu kullanabiliyorlar. Böylece Amazon, kendi yarattığı bağımlı devasa işgücünü satmak üzere kendi ürününe dönüştürdü. Gray ve Suri MTurk’ün, Amazon’daki diğer tüm ürünler gibi, işgücünü de anında erişilebilir bir kaynağa dönüştürmek isteyen Jeff Bezos’un kendi projesi olduğuna dair söylentileri aktarıyorlar.
Gray ve Suri, bugün hayalet işçileri 19. yüzyılda New England’da giyim fabrikalarının dışında parça başı iş yapan işçilerle ve 1960’larda uzay araştırmalarını mümkün kılan “insan bilgisayarların” koşullu işgücüyle ilişkilendirerek tarihsel bağlamda konumlandırıyorlar. Her iki örnekte de otomasyonun en ileri hâline olan yakınlık, işçileri değersizleştirdi. En çok da beyaz ve beyaz olmayan kadınları… Her ne kadar yıllar boyunca makineler onlarsız çalışamaz ise de bu insanlar makineler tarafından yerlerinden edilmek için öncelikli görüldüler.
Bugünün hayalet işçilerinin habercisi olan erken dönem koşullu işçiler de Amerikan işçi hareketinin dışında tutulmuşlardı. Gray ve Suri bu kitapta, hayalet işçilerin kötü konumu için ABD işçi hareketinin ayaklarına sorumluluk yükleyerek örgütlü işgücü ile sıkıntılı bir ilişki kuruyorlar. Otomobil işçilerinin önemli ücret, emeklilik ve sağlık güvenceleri elde ettiği 1950 tarihli “Detroit Antlaşması” gibi dönüm noktası niteliğindeki işgücü pazarlıkları yalnızca grev hakkından vazgeçerek sendikaları tahrif etmekle kalmadı, aynı zamanda bütün kazanımları sanayideki tam zamanlı istihdama bağladı. Bu törpülenmiş zafer, Ulusal İmalatçılar Birliği tarafından desteklenen gerici 1947 yasası Taft-Hartley Act’in arka planında ortaya çıkmış ve II. Dünya Savaşı sonrasında yükselen örgütlü işçileri dizginlemeye niyetlenmiş olan Harry Truman’ın vetosunu es geçmişti. Bugün hâlâ büyük oranda yürürlükte olan Taft-Hartley, işçileri Adil Çalışma Standartları Yasası korumasına girmek için tam zamanlı işçi statüsü testine tabi kıldı.
Gray ve Suri bu kitapta, hayalet işçilerin kötü konumu için ABD işçi hareketinin ayaklarına sorumluluk yükleyerek örgütlü işgücü ile sıkıntılı bir ilişki kuruyorlar.
1950’lerden önce örgütlü işçiler parça başı evden çalışmayı bırak(a)mayan işçileri görmezden gelerek bir fırsatı kaçırdılar. Belki anlaşılabilir bir şekilde şantiye dışı işleri pazarlık takımı için bir tehdit olarak gördüler ve geleneksel ağır sanayide erkeklerin emeğine odaklandılar. Bu tarihe rağmen ve bu nedenle Gray ve Suri’nin parça başı işçi olarak gördüğü hayalet işçiler için daha güvenli bir geleceğe giden yol, işçi hareketinden geçiyor.
Çalışan ve işveren arasındaki hukuksal ayrım, hayalet işçiler de dahil olmak üzere hâlâ işçilerin aleyhinde. Gray ve Suri seçilmiş bir dizi “daima hazır” işçinin, mevcut görevlerin %80’ini gerçekleştirerek tam zamanlı istihdama -şüpheli bir şekilde- yakın olan bir şeyin yolunu döşediklerini işaret ediyorlar. Çünkü onlar isteğe bağlı platformların ya da iş talep edenlerin çalışanı değiller ve bu işçilerin hiçbirinin herhangi bir güvencesi yok.
Onlar isteğe bağlı platformların ya da iş talep edenlerin çalışanı değiller ve bu işçilerin hiçbirinin herhangi bir güvencesi yok.
Gray ve Suri’nin araştırması hayalet işler yapan insanların %30’unun, yaptıkları işin tamamının ücretlendirilmediğini bildirdiklerini gösteriyor. Amazon’un MTurk’ü de dahil pek çok platformun talep edenlere, herhangi bir şekilde yapılan işten memnun kalmadıkları takdirde işçilere yaptıkları ödemeyi düşürme imkanı verdiği gözetildiğinde bu sürpriz değil. İşçilerin bu karara karşı durmalarının bir yolu yok. Gray ve Suri’nin araştırmalarında ziyaret ettikleri işçilerin tümü hesaplarının kapatıldığını veya ayırt edemedikleri nedenlerle geçici olarak askıya alındığını, hatta bir itiraz yolu olmaksızın gelirlerinin kesildiğini belirtiyorlar. Gray ve Suri, insan emeğinin bu düşüncesiz, duygusuz işletilmesinden “algoritmik zulüm” olarak bahsediyorlar.
Hayalet çalışma platformları, şirketler için tam zamanlı istihdamın maliyetlerini ve risklerini ortadan kaldırdığını iddia ediyor. Bu oldukça doğru. Bunu, bu maliyetleri ve riskleri işçilerin omuzlarına yükleyerek yapıyorlar.
Bu tür işlerden kayda değer bir gelir elde etmeyi başaran herkes bunu; işçilerin ilişki kurdukları, birbirlerine farklı platformlardan ip attıkları ve dolandırılmadan daha yüksek ücretli işler yönlendirdikleri aktif forumların yardımıyla yapıyor. Uygulama programlama arayüzünde işçilerin birbirleriyle iletişim kurabilmelerinin bir yolu yok. Bu hayalet çalışmayı, yalnızca iş atama ve ödeme birimlerine ayırmaya çalıştığının altını çiziyor. Ancak bu gerçekliğin ötesine geçemez. Bunun yerine, bu forumlardaki işçiler, geleneksel bir işte kendilerine sağlanacak olan eğitim ve işbirliği rolünü kendi zamanları ve çabaları karşılığında üstleniyorlar. (…)
2014 yılında işçiler bir mektup yazdıkları Jeff Bezos’a onları ucuz işgücü olarak satmayı durdurma ve onlara kendilerini temsil edecekleri araçlar sunma çağrısı yaptılar. O dönemde her tarafta duyurulmasına rağmen kampanya o günden beri hayal kırıklığıyla sonuçlandı. 2019 yılında yazılmış olan bu kitap, Covid-19’la birlikte mesajının öneminin nasıl artacağını hesaba katmamıştı.
Hayalet çalışma platformları, şirketler için tam zamanlı istihdamın maliyetlerini ve risklerini ortadan kaldırdığını iddia ediyor. Bu oldukça doğru. Bunu, bu maliyetleri ve riskleri işçilerin omuzlarına yükleyerek yapıyorlar.
Ghost Work, istihdamın doğası değişirken hayalet işçilere ve tüm işçilere nasıl daha iyi hizmet edileceğine dair bir yönergeyle bitiyor. Yazarlar, hayalet işçiler için kolektif hareketin önündeki bariyerleri anlıyorlar ancak belki de bu nedenle, önerileri biraz teknik politika çözümlerine dayanıyor. Gray ve Suri’nin önerileri, yasal şikayet prosedürlerinden işçi hakları ihlalleri için hesap verebilirlik talep etmeye ve bütün yaşlardan çalışan yetişkinler için temel gelire kadar uzanıyor.
Yazarların sağlık hizmetlerini, tazminat hakkını ve eğitimi tam zamanlı istihdam şartından ayırmamız gerektiğine dair başat önermesi kesinlikle doğru. Yazarlar, açıkça işçileri patronlara rağmen işçileri desteklemek için tasarlanmış bu kadar radikal veya geniş kapsamlı bir şey için çağrıda bulunma konusunda tereddütlü görünüyorlar; önerilerini hem işçiler hem işverenler için faydalı olarak ifade ediyorlar. (…)
Ancak Amazon gibilerin işçileri desteklemek için geniş çaplı bir politika değişikliğini desteklemeyi kendi çıkarlarına uygun bulacağına dair herhangi bir iyimserlik yanıltıcıdır. Bu, yazarların iyimser politika önerileri ile etnografik araştırmalarının açığa vurduğu kapitalizmin gölgesinde patronların gücü ve işin gerçekleri arasında garip bir uyumsuzluk yaratıyor.
Onların da yazdıkları gibi işçilerin düşük ücretlerle baş etme istekliliği ve hayalet işin “algoritmik zulmü”, o işin ne kadar iyi olduğu hakkında ve diğer her türlü işin ne kadar korkunç olduğu hakkında pek bir şey söylemiyor. (…)
Gray ve Suri bir hususta netler: Hayalet işler daha fazlamız için geliyorlar. Covid-19 bunu hızlandırdı. Çok sayıda beyaz yakalı işçi, pek çok hayalet işçiyle aynı sebeplerden dolayı evden çalışmayı tercih ediyor.
Gray ve Suri bir hususta netler: Hayalet işler daha fazlamız için geliyorlar. Covid-19 bunu hızlandırdı. Çok sayıda beyaz yakalı işçi, pek çok hayalet işçiyle aynı sebeplerden dolayı evden çalışmayı tercih ediyor. Böylece işe gidip gelmek için saatlerini harcamaktan kurtulabilir ve çalışarak harcadıkları zaman üzerinde biraz daha fazla kontrol sağlayabilirler. Ancak patronlar şimdiden bu avantajların bir kısmını düşük ücretler ya da artan taleplerle geri almaya çalışıyorlar. Şimdi evlerinde atomize edilen işçiler bu tür bir sessiz geçiş riski altındalar: aynı ücret için daha fazla sorumluluk, daha az destek ve hesap verebilirlik, daha çok gözetim ve notları karşılaştırıp dayanışma oluşturabilecekleri iş arkadaşlarının yokluğu.
Yine de Ghost Work iş başında korunmaya ve tanınmaya ihtiyaç duyan işçilerin deneyimine ışık tutuyor. Hayalet işçilerin deneyimi, işinde biraz hukuki güvence sahibi olan herkes için, eğer bu yükümlülükten kaçabilirlerse şirketlerin işçilere nasıl davranacağı konusunda bir uyarı. Milyonlarca işçi, evlerinde kasıtlı olarak gizlenmiş bir halde, makineleri çalışır durumda tutmak için didiniyor.
Hayalet çalışma, iş kanununun resmi tanımlarının dışında kalıyor ve bunun işçiler için gerçek sonuçları var. Ama aynı zamanda kapitalizmde çalışmanın temel dinamiklerinin tam ortasına düşüyor.
Hayalet çalışma, iş kanununun resmi tanımlarının dışında kalıyor ve bunun işçiler için gerçek sonuçları var. Ama aynı zamanda kapitalizmde çalışmanın temel dinamiklerinin tam ortasına düşüyor. Onların güvencesizlikleri tüm çalışanların farklı düzeylerde karşı karşıya kaldıkları güvencesizliğin bir yansıması. Gray ve Suri, hayalet işçileri tanımaya ve onlara daha fazla özerklik ve bir güvenlik ağı sağlamaya yönelik kültürel bir değişim öneriyorlar. Bu değişim örgütlenmeyle başlamalıdır, kapitalizm altındaki diğer tüm işçilerde olduğu gibi.