İran 2020’nin şubat ayında 290 sandalyeli İslami Şura Meclisi için milletvekili seçimine gidiyor. Seçimlere 16 binin üzerinde kişi adaylığını koymuş durumda ve bunların sadece %10’u kadınlardan oluşuyor. Yani yine erkek egemen bir İran Meclisi göreceğiz.
İran hem anayasal yönetim biçimi hem de seçim yasaları bağlamında kendine has özelliklere ve karmaşık bir yapıya sahip. İran, İslami bir cumhuriyet ve belirli periyodlarda seçimlere gidiyor ancak “İran’da düzenlenen seçimler ne kadar özgür?” sorusunun cevabı net: İran’da seçimler düzenlense de özgür bir seçim yapısından söz edilemez.
İran’ın neden özgür bir seçim sistemine sahip olmadığını anlayabilmek için anayasal yönetim yapısına bakmak gerek ancak bu başka bir yazının konusu olacak. Burada seçimleri etkileyen iki kilit kurum ve milletvekili seçim yasasına genel bir bakış atmakla yetineceğim.
Velayet-i Fakih Makamı (Dini Rehberlik)
Velayet-i Fakih makamı İran’ın en temel ve en üst yönetim merciidir. İran Anayasası’na göre, Şiilerin 12. İmamı Mehdi’nin zuhur etmediği süre içerisinde İran’da onun temsilcisi ve onun adına yönetim yetkisi Veli-i Fakih’in (Dini Rehber) sorumluluğundadır. Bu kurumun ismi dini rehberlik olsa da aslında İran’daki her konuda ilk ve son sözü söyleyen kişidir ve seçilmiş cumhurbaşkanının üstünde tek karar merciidir. Dini rehberliğin bazı anayasal görevlerine baktığımızda konu daha anlaşılır bir hale gelecektir:
- İran’ın siyasetini belirlemek
- Siyasi işleyişi denetlemek
- Referandum emri vermek
- Tüm silahlı kuvvetlerin başkomutanı olmak
- Savaş ve barış ilan etmek
- İran Yargı Erki Başkanını atamak ve azletmek, Devrim Muhafızları ve İran Ordusu Komutanlarını atamak ve azletmek, Genelkurmay Başkanını atamak ve azletmek, üst düzey askeri ve güvenlik komutanlarını atamak ve azletmek, İran Devlet Radyo ve Televizyonu Başkanını atamak ve azletmek, Koruyucular Konseyi’nin 6 Ayetullah üyesini atamak ve azletmek
- Cumhurbaşkanını seçildikten sonra onaylamak ve uygun gördüğünde azletmek
- Genel af ilan etmek
- Yasama, Yürütme ve Yargı arasındaki ilişkileri düzenlemek
Bu görevlere bakıldığında bugün İran’ın Dini Rehberi olan Ayetullah Hameneyi, ülkenin yasama, yürütme ve yargısı üzerinde “ömür boyu atanmış” tek hâkim güçtür. Uzmanlar Meclisi isimli kurumun yetkisi Dini Rehberi denetlemek ve azletmek olsa da, kırk yıllık süreçte yapının tamamı Dini Rehberin denetim ve kontrolü altına girmiş durumda. Dini Rehber Ayetullah Hameneyi kendisinin seçimlerde sadece tek bir oyu olduğunu söylese de, özellikle 6 üyesini direkt atadığı Koruyucular Konseyi üzerinden seçimlere etki ediyor ve seçime girecek adayları belirleyebiliyor. Bunun en bariz örneği eski cumhurbaşkanı Haşimi Rafsanjani’nin 7 yıl önce tekrar cumhurbaşkanı adayı olmasını Koruyucular Konseyi marifetiyle engellemiş olmasıdır.
Koruyucular Konseyi (Şura-i Negahban)
İran’daki seçimlerin tüm denetimi 16 maddelik bir kanunun tanıdığı geniş yetkilerle Koruyucular Konseyi’ne verilmiştir. Koruyucular Konseyi İran devletinin en önemli anayasal kurumlarından biridir. Mecliste çıkan tüm kanunlar Koruyucular Konseyi’nin dini ve hukuki denetiminden geçmeden yürürlüğe giremez ve Konsey’in kanunları onaylaması gerekir. Öte taraftan seçimlerde aday olan her kişinin seçilme şartlarına sahip olduğu (Salahiyet) Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmalıdır. Konsey tarafından reddedilen hiç kimse seçimlere katılamaz.
Koruyucular Konseyi veya Anayasayı Koruma Konseyi 12 üyeden oluşur. Bu üyelerden 6’sı fakihlerden (Ayetullah) oluşur ve direkt olarak Dini Rehber Ayetullah Hameneyi tarafından atanır. Diğer 6 üye ise hukukçulardan oluşur ve Yargı Erki Başkanı’nın önerdiği isimler arasından Meclis tarafından seçilir.
Burada “Dini Rehber Meclis tarafından seçilen Koruyucular Konseyi üyelerine müdahale etmiyor” savı öne sürülebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken konu şudur: Meclis’teki milletvekilleri seçilmeden önce salahiyetleri (seçilme yeterlilikleri) Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmış kişilerden oluşuyor ve hepsi Dini Rehberliğe bağlılığı onaylanmış kişiler. Ayrıca Koruyucular Konseyi’nin hukukçu üyelerini de Dini Rehberin direkt olarak atadığı Yargı Erki Başkanı Meclis’e öneriyor. Böylelikle Koruyucular Konseyi’nin 6 dini üyesi direkt olarak, 6 hukukçu üyesi de dolaylı olarak Dini Rehber tarafından atanmış oluyor.
Geçtiğimiz milletvekilliği seçimlerinde Koruyucular Konseyi’nin başvuran adayların %60’ını reddetmiş olması da her şeyi ortaya koyuyor. Sistem sadece “kendi reformistini” ve “kendi muhafazakârını” halkın önüne sunuyor.
Durum biraz karışık gelebilir ama özetlersek eğer; İran’da seçimlere katılmak isteyen kişilerin İçişleri Bakanlığı’na yaptıkları başvurular Koruyucular Konseyi tarafından incelenir ve düzenin amaçlarına uymayan hiç kimsenin seçime girme yeterliliği onaylanmaz. Koruyucular Konseyi üzerinden muhalif olanlar elenir ve adaylıkları reddedilir. Bu da İran’da özgür bir aday olma sürecinin yaşanmadığını, dolayısıyla özgür bir seçimin olmadığını gösteriyor. Geçtiğimiz milletvekilliği seçimlerinde Koruyucular Konseyi’nin başvuran adayların %60’ını reddetmiş olması da her şeyi ortaya koyuyor. Yani sistem sadece “kendi reformisti” ve “kendi muhafazakârı” olanları halkın önüne sunuyor ve dayatıyor.
İslami Şura Meclisi Seçim Kanunu
İran’da seçimler Koruyucular Konseyi’nin denetiminde İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülür. İslami Şura Meclisi Seçim Kanunu 10 bölüm, 94 madde ve 75 düzenlemeden (Tabsare) oluşur. Kanunda kapsamlı bir şekilde 208 seçim bölgesinden 290 milletvekili seçiminin esas ve usulleri belirlenmiştir. Kanuna göre dini azınlıkların toplam 5 vekil seçtirme hakları var. Buna göre, Zerdüşt ve Kelimilerin birer, Asuri ve Keldani Hristiyanların toplam bir, Kuzey Ermenilerinin (Tahran’da yaşayanlar) bir ve Güney Ermenilerinin (İsfahan’da yaşayanlar) bir milletvekili seçtirme hakkı var.
Kanuna göre seçimler herhangi bir resmî tatil gününde yapılmalı ve en az 10 saat sürmeli. Kanun tehditle oy verdirme, para karşılığı oy verdirme, mühürsüz oy pusulası gibi durumların da içinde bulunduğu 12 maddede oyları geçersiz sayabiliyor.
Tüm sistem faklı aparatlar ve kurumlar vasıtasıyla direkt Dini Rehber Ayetullah Hameneyi’nin iradesine göre şekilleniyor.
Kanunun 28. Maddesine bakıldığında ise kısıtlama mekanizmasının seçilen adaylar için devreye sokulduğu görülüyor. Yine bir “muhalif eleme bariyeri” olarak işleyen kanunun 28. Maddesinin bazı detayları şöyle:
- İslam dinine hem itikat (inanç) hem de amel (uygulama) bağlamında mutlak bağlı olmak
- İslam Cumhuriyetine tam bağlı olmak
- Vilayet-i Fakih (Dini Rehberlik) mutlak bağlı olmak
İran’daki seçim sistemi incelendiğinde; hem adaylık sürecinde hem de adaylıktan sonraki süreçte sistemin sıkı bir denetim uyguladığı görünüyor. Düzene ve Dini Rehberliğe tam bağlılık temel kıstas ve adaylar hem polis hem de istihbarat tarafından araştırılıyor. Bu raporlar üzerinden de Koruyucular Konseyi kimlerin seçime girip kimlerin seçime giremeyeceğine karar veriyor. Yani ne seçme ne de seçilme özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. Tüm sistem faklı aparatlar ve kurumlar vasıtasıyla direkt Dini Rehber Ayetullah Hameneyi’nin iradesine göre şekilleniyor.
Ancak son dönemde İran’daki ekonomik temelli halk ayaklanmalarına bakacak olursak rejimin işinin eskisi kadar kolay olmayacağı aşikâr. Şu an sistemin en büyük korkusu özellikle son eylemlerden sonra seçimlere katılım oranının düşük olması ihtimali. Eğer katılım düşük olursa rejim ciddi bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya kalacaktır ve zaten tam olarak bastırılamayan eylemlerin yeniden patlak verme ihtimali güçlenecektir. Hem İran’ın içinde hem de diasporasında böylesi bir seçim sisteminde oy verip verilmemesi tartışılıyor ve oy kullanmanın rejime meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaramadığı dile getiriliyor. 2020 Şubat seçimleri bu bağlamda önemli ve dikkatle izlenmesi gerekiyor; çünkü İran rejiminin geleceğine dair bazı işaretleri beraberinde getirecek.
Savash Porgham
1985 yılında İran’ın Urumiye şehrinde doğdu. Türk, Kürt ve Arap kökleri olan bir ailenin mensubu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalında tamamlamıştır.
“Şövalyelik Mesleği Gazeteciliğin Keskin Kılıcı: Haber” kitabının yazarlarından. “Şövalyelik Mesleği Gazeteciliğin Uzmanlık Alanları” kitabının bölüm yazarı. 2012 yılı Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Araştırma/İnceleme Haberciliği ödülü sahibi. Ulusal ve Uluslararası basın mecralarında yayınlanmış haber, röportaj, makale ve çeviri çalışmaları bulunuyor.