Written by 08:07 Makaleler

Enerji Güvenliği ve “Kuşak ve Yol Girişimi” Bağlamında Çin Halk Cumhuriyeti-Ortadoğu İlişkileri

Abdullah Esin yazdı.

Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 2016 yılında “Çin’in Arap Politika Belgesi” (China’s Arab Policy Paper) başlıklı bir belge yayınladı. Söz konusu belge, Çin Halk Cumhuriyeti ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin tarihinden kısaca bahsedip potansiyel ittifak alanları, enerji işbirliği, ticareti artırma politikaları, siyasi işbirliği gibi birçok konuda Çin hükümetinin politik duruşunu ortaya koyuyor. Ekonomik anlamda en dikkat çeken kısım ise Çin’in büyük önem atfettiği ve milyarlarca dolarlık kaynak ayırdığı “Yol ve Kuşak İnisiyatifi”nde (Belt and Road Initiative) Ortadoğu ülkelerini stratejik ortak olarak betimlemesi ve bu ülkelere önemli miktarda kaynak ayrılacağını duyurması olarak gösterilebilir. Gelecek dönemde benimsenecek olan Ortadoğu politikası, belgede şu şekilde dile getiriliyor: “Çin ve Arap ülkeleri; geniş istişare, ortak katkı ve ortak fayda ilkesi altında “Kuşak ve Yol” girişimini ilerletmek için ortak çaba sarf edecektir. Çin ve Arap ülkeleri; enerji işbirliği, altyapı inşaatı, karşılıklı ticaret ve yatırımın kolaylaştırılarak artırılması, nükleer enerji ve uzay alanlarında pragmatik ortaklığı artırmak için “1+2+3” işbirliği modelini benimseyecektir.”.[1]

Çin’in Ortadoğu’da artan siyasi nüfuzu, ABD’nin bölgeden çekilmesiyle bir süredir gündemde yer alıyor ancak Çin’in bölgedeki ekonomik gücü ve “borç tuzağı diplomasisi” çok daha fazla dikkat çekiyor. Bu durum, başta ABD ve AB ülkeleri tarafından eleştirilse de son 10 yıllık süreçteki dış politikasını Ortadoğu’da siyasi nüfuzunu, ekonomik ve ticari faaliyetlerini artırma üzerine inşa etmeye çalışan Türkiye için de birçok riski beraberinde getiriyor.  Bu sebeple, bu yazıda Çin’in Ortadoğu ülkeleriyle olan ekonomik ilişkileri, ticaret hacimleri, “Kuşak ve Yol” girişiminin bölge ülkelerine olan etkisi ele alınacaktır.

Çin, GSYİH açısından dünyanın en büyük 2. ekonomisi ve satın alma gücü paritesi (PPP) bakımından dünyanın en büyük ekonomisidir.[2] Yaklaşık 30 yıldır yüksek oranda ve istikrarlı bir iktisadi büyümeye sahip olan Çin ekonomisi, sürekli olarak artan oranda enerji ihtiyacına sahiptir ve ekonomik büyümenin temeli de istikrarlı bir petrol arzına dayanmaktadır. Yaklaşık olarak 1,4 milyar nüfusa sahip olan Çin Halk Cumhuriyeti, vatandaşlarına yeterli istihdam ve yaşam standardını sağlamak için ekonomik büyümeyi sosyal istikrarın temeli olarak görmekte ve dış politikasını da bu motivasyon çerçevesinde geliştirmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti her ne kadar bazı akademisyenler tarafından ideoloji ve siyasi sistem olarak Sovyet Komünizminin 21. yüzyıldaki yansıması olarak değerlendirilse de, Sovyetler Birliğinin çöküşüne ve ardından parçalanmasına sebep olan iktisadi sistemden hem teorik hem de pratik olarak farklı bir sistemi uygulamaktadır Birçok akademisyen tarafından “otoriter kapitalizm” olarak nitelendirilen ekonomik sistem, Çin Komünist Partisi’nin tahakkümünde olan siyasi sistemin istikrarı ve mevcudiyeti için hayati bir öneme sahip.

Çin’in Ortadoğu Ülkeleri ile Enerji Ticareti

Dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesini tam anlamıyla otoriter bir sistemle yöneten Çin Komünist Partisi, sistemin istikrarı için yüksek iktisadi büyüme ve istihdam yaratımını sürdürmek amacıyla enerji arzının güvence altına alınmasını ve düzenli petrol tedarikini dış politikasının temel taşlarından biri olarak görüyor. Enerji ve ulaşım sektörleri, ‘Kuşak ve Yol Girişimi’nin odak sektörlerini oluştururken proje bütçesinin %44’ü direkt olarak enerji yatırımlarına ayrılmaktadır.[3] Çin bankalarının Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında hedef ülkelere yaptığı enerji yaptırımlarının %91’i de fosil yakıtlara yapılmaktadır.[4] Bu minvalde, Ortadoğu ülkeleri Çin’in ihtiyacı olan petrol arzının en büyük tedarikçisi konumundadır ve dolayısıyla hem siyasi hem ekonomik anlamda bölge ülkeleri Çin hükümetinin odak noktası haline gelmektedir.

Yukarıda yer alan tabloya göre, Suudi Arabistan Çin’in en büyük ham petrol tedarikçisiyken diğer Ortadoğu ülkeleri de büyük bir ihracat hacmine sahipler. Buradan hareketle, Çin’in Ortadoğu’ya olan yatırımları ve ilgisinin temel motivasyonlarından biri olarak artan petrol ihtiyacı ve Arap ülkelerinden yapılan petrol tedariki gösterilebilir.

Ek olarak, aşağıdaki tablo, Ortadoğu ülkelerinin 2015-2020 yılları arasında Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptığı toplam petrol ihracatını göstermektedir. Özellikle 2017 yılında başlayan keskin ihracat artışı, Çin’in bölgede ekonomik ve siyasi olarak daha aktif olmasını ve mevcut iş birliği ve ittifaklarını güçlendirme çalışmalarını da beraberinde getirmiştir.

Özellikle Kuşak ve Yol Girişiminin 2013 yılında hayata geçirilmesinden bu yana Çin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine 123 milyar USD’den fazla yatırım yaptı.[5] Aynı zamanda, Ortadoğu ülkeleriyle olan ticaret hacmini büyük oranlarda artırıp birçok bölge ülkesinin 1. ticaret ortağı haline geldi.

Ticari ilişkileri detaylandırmak ve verilerle açıklamak, Çin ile Arap ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin boyutunu analiz etmek açısından önem taşımaktadır. Suudi Arabistan’ın 1 numaralı ticari ortağı olan Çin, 2017 yılında burada bir ‘drone’ üretim fabrikası kurmak için ortaklık anlaşması imzaladı ve istikrarlı bir şekilde Suudi Arabistan ile askeri işbirliğini ve yatırımlarını artırıyor. Öte yandan, Irak ile Çin arasındaki ticaret hacmi 2008-2018 yılları arasında %1000 oranında artış göstererek 30 milyar USD seviyesine çıktı. Irak, Çin’in en büyük 3. petrol tedarikçisi konumundayken; Çin de Irak’ın en büyük ticari ortağı ve yabancı yatırımcısı haline geldi.[6] 

Diğer yandan siyasi, askeri ve ekonomik olarak Çin için çok stratejik bir öneme sahip olan İran ile Mart ayında “25 Yıllık İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasındaki ittifak yeni bir boyut kazandı. İran, hem petrol rezervlerine sahip olması hem de Çin’in petrol ithalatının yaklaşık %40’ının Hürmüz Boğazı üzerinden taşınması sebebiyle Çin’in enerji ithalatında stratejik bir konuma sahiptir. Ek olarak, büyük petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan Azerbaycan ve Orta Asya devletlerine karayolu üzerinden ulaşım imkanına sahip olduğu için de Kuşak ve Yol Girişiminin Avrasya ayağında kilit bir role sahiptir. Birçok Ortadoğu ülkesinde olduğu gibi, İran’ın da 1. ticaret ortağı koltuğuna Çin oturdu. AB Komisyonu verilerine göre; İran ithalatının %28,6’sı, ihracatının ise %40,4’ü Çin ile yapılmaktadır. [7]

Çin, ham petrolde olduğu kadar doğalgaz tedarikinde de dışa bağımlıdır ve bu açıdan Avustralya ile beraber dünyanın en büyük sıvı doğalgaz ihracatçısı olan Katar, Çin için büyük önem arz etmektedir. Katar’ın Çin’e yaptığı sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatı, Çin’in yurtiçi tüketiminin %28’ini oluşturuyor ve bu durum Çin’in enerji güvenliği açısından Katar’a stratejik bir önem kazandırıyor.

Yukarıda yer alan verilerden yola çıkarak Çin’in Ortadoğu’ya yaptığı büyük miktardaki ekonomik yatırımların ve ikili anlaşmaların temel motivasyonunun Çin ekonomisinin istikrarlı büyüme oranlarını devam ettirmek için hayati öneme sahip olan enerji tedariki olduğunu söyleyebiliriz. ABD’nin Donald Trump ile başlayan Ortadoğu’dan çekilme süreci Joe Biden ile devam ediyor ve oluşan güç boşluğu Çin için siyasi ve ekonomik fırsatlar yaratıyor. İşbirliği ve ticaret anlaşmalarının yanı sıra, İran ve Suudi Arabistan ile astronomik rakamlarda silah anlaşmaları imzalayan Çin Halk Cumhuriyet, İran ile ortak askeri tatbikatlar ve istihbarat paylaşımları yapıyor. Özellikle Hürmüz Boğazı’nın petrol tedarikindeki önemi göz önünde bulundurulduğunda, İran’ın bölgedeki güçlü askeri varlığı ve deniz yollarının güvenliğini sağlaması Çin açısından büyük önem teşkil ediyor. İkili ilişkileri daha üst seviyelere taşımak ve yapılan enerji ithalatı ve ticaret anlaşmalarını güvence altına almak amacıyla Çin Halk Cumhuriyeti, birçok Ortadoğu ülkesiyle işbirliği ve ortaklık anlaşmaları imzaladı ve yeni anlaşmalar yapmak için de çok sayıda müzakere yürütülüyor.

Kuşak ve Yol Girişimi Kapsamında Ortadoğu Yatırımları

2013 yılında Kuşak ve Yol Girişiminin tüm dünyaya resmi olarak duyurulması ve projenin fiili olarak hayata geçirilmesiyle beraber, Ortadoğu bölgesinin bu projeye eklemlenmesi için ekonomik ve diplomatik faaliyetler hız kazandı. Bölge ülkeleriyle olan ticari ilişkileri daha da geliştirmek ve doğrudan yatırımlarla ekonomik ve siyasi ittifakları daha da sağlamlaştırmak isteyen Çin Halk Cumhuriyeti, bölge ülkelerine ciddi miktarlarda yatırımlar yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Yukarıda yer alan “Kuşak ve Yol Girişimi” haritasına bakıldığında; İran ve Irak’ın kara koridoru için, Körfez ülkelerinin de deniz yolu ulaşımı için büyük öneme sahip olduğunu görebiliriz. Öte yandan, Körfez bölgesinde Suudi Arabistan ve BAE Çin’in bölgedeki ekonomi politikalarının baş aktörleri olarak öne çıkıyor. BAE, Kuşak ve Yol Girişiminin bölgedeki merkez ülkesi olma hedefiyle Çin ile işbirliğini artırıyor. Çin’in AB ve Afrika’ya yaptığı ticaretin yaklaşık olarak %60’ı BAE limanlarından transfer ediliyor ve bu ekonomik işbirliği siyasi alanda da yeni ittifaklara kapı aralıyor.[8] Çin’in Saudi Aramco şirketinin 1 numaralı petrol ithalatçısı olması da Suudi Arabistan ve Çin arasındaki ilişkilerin enerji temelli olduğunu gözler önüne seriyor.

Çin hükümetinin ve özel sektörünün bu ülkelere yaptığı yatırımları da “Kuşak ve Yol Girişimi”nin bir uzantısı olarak görmek temel motivasyonu anlama konusunda bizlere yardımcı olacaktır. Ortadoğu ülkelerinin kalkınması için Çin, 23 milyar USD’den fazla kredi, yardım ve yatırım sözü verdi. Yeniden yapılanma ihtiyacı olan ülkeler için 20 milyar USD, bölgenin finans sektörü için 3 milyar USD, sosyal istikrarı desteklemek için 150 milyon USD ve Yemen, Suriye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelerin insani yardım ihtiyaçları için 90 milyon USD tutarında yardım paketlerini devreye soktu.[9] Ortadoğu ülkelerinin altyapılarının güçlendirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması ve güvenlik sorunlarının çözülmesi Kuşak ve Yol Girişimi için büyük önem taşımakta; aynı zamanda Ortadoğu ülkeleri için de ihtiyaç duydukları finansman ve yatırımın elde edilmesi anlamına gelmektedir. Bu sebeple Çin Halk Cumhuriyeti; Irak, Suriye ve Yemen’in yeniden imarı ve altyapı projeleri için kredi ve hibeler vererek yeni “borç tuzakları” oluşturmakta ve bölge ülkeleri üzerinde ekonomik tahakküm yaratmayı hedeflemektedir.

Gelecek Dönem Öngörüleri ve Alternatif Politika Önerileri

Xi Jinping liderliğindeki Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki artan siyasi ve ekonomik aktiviteleri birçok akademisyen ve uzman tarafından ABD’nin bölgeden çekilmesiyle oluşan güç boşluğunu doldurma çabaları olarak görülse de Çin’in dış politikasının temel anlayışının jeoeokonomik (geoeconomic) yaklaşım olduğu fikri, hakim görüş olarak öne çıkmaya başladı. Bu perspektiften bakıldığında Çin Halk Cumhuriyeti, siyasi sistemini ihraç etmek ya da geniş askeri operasyonlar yapabilecek kapasitede üsler kurmak gibi ABD dış politikasının temel özelliklerini taklit etmek yerine “Kuşak ve Yol Girişimi”ni hayata geçirip Ortadoğu ülkelerini bu devasa projeye eklemlemeyi hedefleyen jeoekonomik politikalara önem veriyor. Enerji tedarikini güvenceye almak ve lojistik açıdan stratejik öneme sahip BAE limanlarının güvenliğini sağlamak için de bölge ülkeleriyle askeri işbirliği ve silah satış anlaşmaları yapıyor. Arap ülkelerinin perspektifinden bakıldığında; “Suudi Arabistan 2030 Vizyonu”, “Yeni Kuveyt 2035”, “Abu Dabi 2030”, “Katar 2030 Ulusal Vizyonu”, “Umman 2040 Vizyonu” ve “Bahreyn 2030 Ekonomik Vizyonu” gibi bölge ülkelerinin gelecek dönem için yaptıkları kalkınma planları Çinli şirketlerin yatırımları için cazip fırsatlar yaratıyor ve Ortadoğu ülkelerinin kalkınma hamleleri için ihtiyaç duydukları maddi kaynağa erişme imkânını yaratıyor. Öte yandan, Çin’in yenilenebilir enerji kaynaklarının üretiminde lider konumda olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda gelecekte Çin ekonomisinin Ortadoğu’nun fosil yakıtlarına olan bağımlılığının azalacağını ve buna bağlı olarak da Arap ülkelerine karşı uyguladığı dış politika yaklaşımını revize edeceği öngörülebilir. İstisna olarak BAE, “Clean Energy Strategy 2050” projesi kapsamında Çin ile güneş enerjisi alanında ortak çalışmalar yürütmekte ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte iş birliğini güçlendirmektedir. Çin ve Ortadoğu ülkelerinin enerji politikalarındaki değişim ve potansiyel iş birliği alanları önümüzdeki 30 yıllık süreçte ittifakların değişmesini de beraberinde getirecektir.

Sonuç olarak, Çin Halk Cumhuriyeti ve Ortadoğu ülkeleri arasındaki ekonomik, ticari, siyasi ve askeri iş birliği her iki taraf için de kazan-kazan ilişkisi temelinde ilerlemeye devam ediyor. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, Çin’in Ortadoğu’da uyguladığı jeoekonomik stratejiyi ABD’nin bölgede uyguladığı siyasi ve askeri tahakküm ilişkisinden farkını iyi analiz etmek ve bu ticari etkiyi kırmak için yine kazan-kazan stratejisine dayanan ticari iş birlikleri kurmak daha da önem kazanıyor. Trump döneminde feshedilen “Paris İklim Anlaşması”na tekrar dönülmesi Biden yönetiminin öncelikli vaatleri arasında yer alıyordu. ABD’nin anlaşmaya tekrar dahil olması ve iklim krizine karşı küresel iş birliğini teşvik etmesi de Çin’in fosil yakıtlara yaptığı devasa yatırımları ve beraberinde gelen “Ortadoğu Dış Politikası”na karşı küresel bir iş birliğini devreye sokabilir. Kararlı ve güçlü bir “Yeşil İttifak”ın oluşması, Çin’i Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında daha yeşil enerji alanlarına yatırım yapmaya ve Ortadoğu ittifaklarını sorgulatmaya zorlayabilir.  


Abdullah Esin

DEİK / Ortadoğu ve Körfez Bölgesi Koordinatör Yardımcısı


[1] https://www.fmprc.gov.cn/mfa_eng/zxxx_662805/t1331683.shtml

[2] https://www.imf.org/external/datamapper/NGDPD@WEO/OEMDC/ADVEC/WEOWORLD

[3] https://www.cfr.org/blog/climate-challenge-and-chinas-belt-and-road-initiative

[4] https://www.cfr.org/blog/climate-challenge-and-chinas-belt-and-road-initiative

[5] https://www.tabletmag.com/sections/israel-middle-east/articles/china-middle-eastern-kingdom

[6] https://www.tabletmag.com/sections/israel-middle-east/articles/china-middle-eastern-kingdom

[7] https://www.foreignaffairs.com/articles/china/2016-01-24/chinas-middle-east-tour

[8] https://ecfr.eu/publication/china_great_game_middle_east/

[9] https://www.atlanticcouncil.org/wp-content/uploads/2019/06/Chinas_Changing_Role_in_the_Middle_East.pdf

(Visited 1.115 times, 1 visits today)
Close