Azerbaycanlı tarihçi Tural Həmid’in Azlogos’ta yayımlanan “SSRİ niyə dağıldı?” başlıklı makalesini Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi Leyla İsayeva’nın çevirisiyle sizlere sunuyoruz. Makalenin dördüncü bölümünde Həmid, Gorbaçov’un Yeltsin’i tasfiye etme girişimlerini, özerk cumhuriyetlerdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Ağustos darbesini ve Bağımsız Devlet Topluluğunun ortaya çıkışını ele alıyor.
Dizinin önceki yazısı için tıklayınız: SSCB Neden Dağıldı? – III
Müttefik Cumhuriyetlerde Kalkışmalar ve Yeltsin’in Başarısı
İç siyasi durum giderek daha gergin hale gelmişti. Rusya bağımsızlığını ilan etmeden önce Estonya, Litvanya, Letonya, Azerbaycan ve Gürcistan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Rusya’nın ardından diğer müttefik cumhuriyetler de bu geçit törenine katıldılar. Gorbaçov tüm cumhuriyetlerin bağımsızlığını ilan edilmesinden sonra, Birliği korumak için başka alternatif yöntemler önerdi. Yeni bir birlik için cumhuriyetlerle müzakerelere başladı. Gorbaçov bu ittifaka “Bağımsız Devletler Topluluğu” adını verdi. Ancak bu görüşmelerin arifesinde, parlamentodaki “Demokratik Rusya” hareketinin üyeleri Gorbaçov’un iktidardan uzaklaştırılmasını ve Sov.İKP’nin dağıtılması için oylama yapılmasının gerekliliğini ortaya koydu. 21 Eylül’de, ‘Demokratik Rusya’nın gayri resmi lideri Boris Yeltsin’in kullandığı araba, karşıdan gelen arabayla çarpıştı. Kazada Yeltsin hafif yaralandı. Yeltsin, bu kazayı Gorbaçov’un organize ettiğine inanıyordu. Olay, Yeltsin’in ABD delegasyonundan Başkan George W. Bush ile kendisi arasında bir toplantı düzenlemesini istemesinden bir gün sonra yaşanmıştı.
1990 Aralık ayında, SSCB Halk Milletvekilleri Kongresi’nde, Gorbaçov’un güvensizlik sorunu oylandı. Cumhurbaşkanının istifası için yaklaşık 400 kişi oy kullandı, ancak Yeltsin de dahil olmak üzere çoğunluk buna karşı oy kullandı. (Mccauley, 2007: 421). En duygusal olay Dışişleri Bakanı Eduard Shevardnadze’nin konuşmasıydı. Shevardnadze, ülkedeki yönetimi diktatörlük olarak nitelendirerek istifasını açıkladı. Bu kongrede milletvekilleri SSCB’yi “Bağımsız Devletler Topluluğu” olarak korumak için oy kullandılar. Böylece referandum hazırlıkları başladı.
Shevardnadze, ülkedeki yönetimi diktatörlük olarak nitelendirerek istifasını açıkladı.
SSCB’den ayrılmak isteyen ilk cumhuriyetler Baltık ülkeleriydi. Litvanya, 11 Mart 1990’da bağımsızlığını ilan etti ve çoğu “Sayudis” hareketinin üyesi olan 111 milletvekili Litvanya Yüksek Konseyi’ne seçildi. Ülke topraklarında SSCB Anayasası kaldırıldı ve Litvanya 1938 Anayasası yenilendi. Litvanya’nın bağımsızlığı SSCB Hükümeti ve yabancı ülkeler tarafından tanınmadı. Litvanya bu tanımayı güç kullanmak yoluyla gerçekleştirdi. KGB Başkanı Vladimir Kryuchkov’a göre Gorbaçov, Letonya ve Litvanya’da aşırıcılara karşı güç kullanmayı kabul etti. 10 Ocak 1991 Gorbaçov, Litvanya Yüksek Konseyi’ne Sovyet Anayasasının restorasyonu hakkında bir ültimatom gönderdi. Aynı gün Gorbaçov, Savunma Bakanı, KGB Başkanı ve İçişleri Bakanı’nı Vilnius’ta kuvvet kullanmak için görevlendirdi. 12-13 Ocak gecesi, ordu ve KGB birimleri Vilnius’ta televizyon merkezini ele geçirmek için bir operasyon başlattı. Çatışma sonucu 1’i Sovyet askeri olmak üzere 14 kişi öldü. (Pixoya, 1998: 541).
Benzer olan senaryo 1989 yılında Gürcistan’da ve 1990 yılında Azerbaycan’da tekrarlandı. Bu olaylar Sovyetler Birliği’nde sert bir tepki yarattı. Donetsk madencileri Gorbaçov’un istifasını, ülkede ise demokratik ve ekonomik reformların yapılmasını talep ettiler. Aynı nedenden dolayı 1 Mart’ta Kuzbas madencileri greve başladı. Gorbaçov, Litvanya’da güç kullanımı için emir vermediğini iddia etti. Vilnius olayları, Sovyet hükümetinin kamuoyundan bağımsız olarak Birliği korumak için güç kullanmaya istekli olduğunu gösterdi. Ancak birliğin korunması referandum sayesinde mümkün oldu. 17 Mart 1991’de yapılan referandumda, seçmenlere “SSCB’nin eşit egemen cumhuriyetlerin yenilenmiş bir federasyonu olarak korunmasının önemli olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu soruldu. Estonya, Letonya, Litvanya, Ermeni ve Gürcü SSC parlamentolarının başkanları, yeni bir ittifak anlaşması imzalamak istemedikleri için referandumun gerçekleşmeyeceğini söylediler. Beklendiği gibi, Sovyetler Birliği nüfusunun büyük çoğunluğu (%76) SSCB’nin korunması lehine oy kullandı. Rusya’da halkın %71’i birliğin korunması için oy kullandı. (Sakwa, 1999: 460).
Moskova ve Leningrad’da seçmenlerin yaklaşık yarısı, Sverdlovsk’da ise çoğunluk karşı oy kullanmıştı.
İlginçtir ki, Moskova ve Leningrad’da seçmenlerin yaklaşık yarısı, Sverdlovsk’da ise çoğunluk karşı oy kullanmıştı. Buna ek olarak, referandumda RSFSR başkanının görevinin yeniden düzenlenmesi hakkında ayrı bir bölüm vardı. Bu madde Rus seçmenler tarafından da desteklenmişti. Ancak, ittifakın sonuçlandırılması için Rusya’nın iç istikrarını sağlaması, Rusya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması gerekiyordu. Yeltsin’in seçimlerdeki zaferi durumunda, Gorbaçov’un başkanlığı önemini yitirecekti. Bunun için Gorbaçov orduyu kullanmaya karar verdi. Bu nedenle, 25 Mart’ta SSCB Bakanlar Kurulu Moskova’da gösteri ve mitingleri yasaklayan bir kararname kabul etti. Gorbaçov, Rusya Yüksek Konseyi binası önüne bir ordu toplayarak onları etkilemeye çalıştı. Birçok milletvekili Gorbaçov’dan orduyu geri çekmesini talep etti. Yüksek Konsey Başkan Yardımcısı Ruslan Hasbulatov Cumhurbaşkanını ikna etmesi için gönderildi, ancak Gorbaçov askeri geri çekmeyi reddetti.
Ancak bu taktik istenen sonucu vermedi. Gorbaçov’un silah tehdidi RSFSR Komünist Partisi’nde bir bölünme yarattı. RSFSR Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Aleksandr Rutskoy partiden istifasını açıkladı ve kendi parlamenter grubunu kurdu. Bu parlamenter gruba 95 milletvekili katılmayı kabul etti. Yeltsin hem Yüksek Konsey başkanlığını sürdürdü hem de reformlar için ek yetki aldı. Yeltsin, Rusya, Ukrayna, Belarus, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleriyle 23 Nisan’da Moskova’dan 35 km uzaklıkta bir araya geldiler. Bu görüşme 9 + 1 formatında görüşmelerdi. Taraflar yeni anayasa ve yeni seçimlere ihtiyaç konusunda anlaştılar. 24-25 Nisan 1991 Merkez Komitesi genel toplantısında Gorbaçov sert eleştirilere maruz kaldı ve hiç kimsenin beklemediği şekilde istifasını açıkladı.
24-25 Nisan 1991 Merkez Komitesi genel toplantısında Gorbaçov sert eleştirilere maruz kaldı ve hiç kimsenin beklemediği şekilde istifasını açıkladı.
Fakat Politbüro istifasını geri çekmesini istedi. Geri dönen Gorbaçov’un kaderi hakkında bir oylama yapıldı. Çoğunluk, Gorbaçov’un başkan olarak kalmasını destekledi. Yeltsin’i görevden alma planı hiçbir zaman kabul edilmediğinden Gorbaçov, Yeltsin’i devirmek amacıyla RSFSR içindeki özerk cumhuriyetlerdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin boykot edilmesi çağrısında bulundu. Seçimlerin 12 Haziran 1991’de yapılması gerekiyordu. Yeltsin, “Demokratik Rusya” ve 1990 yılında kurulan birçok sağcı parti tarafından desteklendi. Komünistler SSCB eski başbakanı Nikolai Ryzhkov’u adayları olarak seçtiler. Üçüncü aday ise liberal demokratları temsil eden Vladimir Jirinovsky idi. Seçimlerde Yeltsin oyların %57,3’nü, Ryzhkov %16,9’u, Jirinovsky ise %7,8’ni aldı. (Sakwa, 1999: 455). Yeltsin 10 Temmuz’da Kremlin’de yemin etti. Törene Rusya’nın Patriği de katıldı. 1917’den bu yana ilk kez, dini bir figür cumhurbaşkanını kutsadı.
Ağustos Darbesi
Boris Yeltsin’in Cumhurbaşkanı seçilmesi ve müttefik cumhuriyetlerle yeni bir ittifak kurulması, siyasi güçleri rahatsız etti. KGB Başkanı Kryuchkov, Gorbaçov’dan SSCB’de olağanüstü hâl ilan etmesini istedi. Devlet içinde hem SSCB hükümetine hem de RSFSR’e karşı, Savunma Bakanı Dmitry Yazov, İçişleri Bakanı Boris Pugo, Başbakan Valentina Pavlov, Başkan Yardımcısı Gennady Yanayev’den ibaret bir grup oluşmaya başladı. 21 Temmuz 1991’de Gorbaçev, Boris Yeltsin ve Nursultan Nazarbayev bir araya gelerek SSCB hükümetini Pavlov, Yazov, Kryuchkov ve Pugo gibi daha liberal bir hükümete dönüştürme konusunda anlaştılar. Bu görüşme KGB tarafından dinlendi ve konuşma metni KGB Şefi Kryuchkov’a gönderildi.
4 Ağustos 1991’de, Gorbaçov ve ailesi Kırım’daki yazlık evinde tatile gitmişti. Daha sonra yeni bir ittifak anlaşmasının imzalanması gerektiğinde 20 Ağustos’ta Moskova’ya dönmek zorunda kaldı. 17 Ağustos’ta Yanayev, Yazov, Pavlov, Kryuchkov ve Pugo, KGB binasında toplandı ve yeni Birlik anlaşmasını tartıştılar. Bu anlaşmanın Sovyetler Birliği’ni yok ettiği ve bunu önlemek için askeri bir darbenin gerekli olduğu konusunda bir anlaşmaya varıldı. (Yanayev, 2009: 99). 18 Ağustos Oleg Baklanov, Valery Boldin, Oleg Shenin ve SSCB Savunma Bakan Yardımcısı Valentin Varennikov, Gorbaçov ile bir toplantı için Kırım’a gittiler. KGB öncelikle Gorbaçov’un dış dünyayla olan tüm bağlarını kopardı. Bu ev hapsi anlamına geliyordu. Heyet üyeleri Baklanov, Boldin, Shenin ve Varennikov, Gorbaçov’dan ülkede düzeni sağlamak için ya sıkıyönetim ilan etmesini ya da tüm yetkiyi Başkan Yardımcısı Gennady Yanayev’e devretmesi talebinde bulundular. Gorbaçov’un söylediğine göre o, tüm bu şartları reddetti. Varennikov ise Gorbaçov’un “istediğinizi yapın” dediğini aktarıyordu.
Gorbaçov’un söylediğine göre o, tüm bu şartları reddetti. Varennikov ise Gorbaçov’un “istediğinizi yapın” dediğini aktarıyordu.
Baklanov, Boldin, Shenin ve Varennikov, Kırım’dan döndükten sonra Kremlin’de toplantı gerçekleştirildi. Gennady Yanayev, Valentin Pavlov ve Oleg Baklanov, SSCB’de sıkıyönetim ilan edilmesi ve Devlet Güvenlik Konseyi’nin (GKÇP) kurulması hakkında bir deklarasyon imzaladılar. Bundan sonra Yanayev, Gorbaçov’un “hastalık” nedeniyle görevlerini yerine getiremeyeceği ve tüm yetkilerinin Başkan Yardımcısına geçeceği emrini imzaladı. GKÇP Deklarasyonu 19 Ağustos’ta 07:00’da kamuoyuna açıklandı. RSFSR ile bağlantılı olan tüm televizyon, radyo ve gazetelerin kapatılması bildirildi. Darbeyi gerçekleştirenler Kazakistan’a giden Yeltsin’i ülkeye döndüğü anda tutuklamayı düşünseler de bunu başaramadılar. Yeltsin, RSFSR Yüksek Konseyi binası önüne gelerek, askeri darbeyi yasadışı ilan etti ve halkı meydanlara çağırdı.
Yeltsin’in “Beyaz Saray” (RSFSR Yüksek Konseyi binası) önündeki çağrısından sonra, farklı ideolojilerden binlerce Rus toplanmaya başladı. Toplananların büyük çoğunluğu “Demokratik Rusya” hareketinin üyeleriydi. Anarşistler bile Yeltsin’i desteklemek için meydanlara çıktı. Darbe girişiminde bulunanların amacı, RSFSR Yüksek Konseyi’nin ele geçirilmesi, dağılması ve direniş durumunda tüm milletvekillerinin tutuklanmasıydı. Bunun gerçekleşmesi için Taman tankları görevlendirilmişti. Binlerce insanın Beyaz Saray’ın önüne toplanmasından dolayı tanklarla saldırı girişimi başarısız oldu. Çatışmanın üçüncü gününde, ordunun bir kısmı Yeltsin tarafına geçti. Bütün bunlara rağmen, ordu hâlâ binaya saldırı emrini bekliyordu, ancak Savunma Bakanı Yazov, kan dökülmesini kabul etmediği için askeri darbe başarısızlıkla sonuçlandı. Böylece, güç tamamen RSFSR Başkanı Yeltsin’in eline geçti. Bu olaydan sonra GKÇP, SSCB Komünist Partisi ve SSCB’nin KGB de dahil olmak üzere diğer güç yapıları ortadan kaldırıldı. (Sakwa, 1999: 472).
Binlerce insanın Beyaz Saray’ın önüne toplanmasından dolayı tanklarla saldırı girişimi başarısız oldu. Çatışmanın üçüncü gününde, ordunun bir kısmı Yeltsin tarafına geçti.
Belovej Anlaşması ve SSCB’nin Çöküşü
Ağustos askeri darbe girişiminden sonra, müttefik cumhuriyetler birbiri ardına bağımsızlıklarını ilan etmeye başladı. Ancak Merkez onları tanımadığı sürece bu eylemler hiçbir anlam ifade etmiyordu. Hele ki Bağımsız Devletler Topluluğu gündemde iken. 5 Eylül 1991 senesinde SSCB Halk Milletvekilleri V Kongresi “geçiş döneminde SSCB’nin devlet gücü ve yönetimi organları üzerine” bir yasa çıkardı. Böylece, yeni bir devlet ilişkileri sisteminin oluşumu, Bağımsız Devletler Topluluğu anlaşmasının hazırlanması ve imzalanması için geçiş dönemi ilan edildi. Bu kararın ardından Gorbaçov’un önerisi üzerine Halk Milletvekilleri Kongresi kaldırıldı.
6 Eylül tarihinde SSCB Devlet Konseyi, Sovyetler Birliği’nden üç Baltık Cumhuriyetinin (Letonya, Litvanya ve Estonya) çıkışını kabul ederek bağımsızlıklarını tanıdı. 14 Kasım 1991, 12 müttefik cumhuriyetlerin yedi başkanları (Rusya, Belarusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan) ve Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Bağımsız Devletler Topluluğu kurulması konusunda bir anlaşma yapma niyetini açıkladı. Bu Devletlere Ukrayna ve Azerbaycan katılmalıydı. Ancak Boris Yeltsin, Ağustos darbesi girişiminden sonra Bağımsız Devletler Topluluğuna da şüpheci yaklaştı ve bu kurumun kurulmasına izin vermedi. 1 Aralık referandumunda Ukrayna bağımsızlığını ilan edildi. Boris Yeltsin hemen Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıdı ve onunla ikili bir anlaşma yapma niyetini açıkladı. (Pixoya, 1998: 621).
5 Aralık’ta Gorbaçov ile toplantıda bir araya gelen Yeltsin, Ukrayna olmadan Bağımsız Devletler Topluluğunun hiçbir anlamı olmadığını belirtti. Yeltsin daha sonra ABD Başkanı George Bush’a yedi cumhuriyetten sadece ikisinin Slav, geri kalanların Müslüman olması gerekçesiyle, müzakere etmenin imkânsız olduğunu söylemişti. Yeltsin nihayet SSCB’ni sona erdirmek için Belarus Devlet Başkanı Shushkevich, Ukrayna Cumhurbaşkanı Kravchuk ile bir anlaşma imzalamaya karar verdi ve müzakerelere başladı. 3 Cumhurbaşkanı Gorbaçov’un bilgisi olmadan “Belovej” milli parkında bir araya geldiler. Stanislav Shushkevich’e göre, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de bu toplantıya katılmalıydı. Ama Nazarbayev, Belovej yerine Moskova’ya gitti. Nazarbayev daha sonra Belovej’deki toplantı hakkında “böyle bir anlaşmayı asla imzalamazdım.” diyecekti.
Böylece, 8 Aralık’ta Shushkevich, Kravchuk ve Yeltsin, SSCB’nin ortadan kaldırılması ve onun yerine Bağımsız Devletler Topluluğunun kurulması konusunda anlaşma imzaladılar. Anlaşmanın ironik yanı, Yeltsin’in anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra ABD başkanını arayıp bilgi vermesi idi (Gorbaçov’un bundan henüz haberi yoktu). Anlaşmanın imzalanmasından bir gün sonra Gorbaçov, her müttefik cumhuriyetin birlikten çekilme hakkına sahip olduğunu, ancak çok uluslu devletlerin kaderinin üç cumhuriyetin liderlerinin iradesiyle belirlenemeyeceğini söyledi.
İki kişi hariç tüm eski komünistler SSCB’nin çöküşünü destekledi.
SSCB’nin varlığını devam ettirmesi için hala fırsatlar vardı. 11 Aralık tarihinde Anayasal Denetim Komitesi, SSCB’nin varlığını sadece “SSCB’nin kaderi hakkında anayasal bir karar verdikten sonra” durdurabileceğini söyledi. Buna ek olarak, “Belovej Antlaşması” imzalanmışsa da bu antlaşmanın 3 ülkenin parlamentolarından geçmesi gerekiyordu. 12 Aralık’ta RSFSR Yüksek Konseyi’nde 201 milletvekilinden 188’i lehine, 6’sı aleyhine oy kullandı. 7 milletvekilinin çekimser kaldığı oylama sırasında, SSCB’nin dağılmasının aleyhine oy kullananlar Sergey Baburin’in üyesi olduğu merkezci fraksiyondu. (Pixoya, 1998: 623). İki kişi hariç tüm eski komünistler SSCB’nin çöküşünü destekledi. Ukrayna Yüksek Konseyinde anlaşmaya karşı sadece 1 kişi (Albert Korneyev) oy kullandı. Belarus Yüksek Konseyi’nde anlaşmaya karşı çıkan tek kişi şu anda ülke Başkanı olan Alexander Lukaşenko idi.
3 devlet parlamentosunun BDT’nin kurulmasını onayladıktan sonra, diğer 8 devlet ortada kalmıştı. 21 Aralık’ta Almatı’daki konferansta Moldova, Azerbaycan, Ermenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, SSCB’nin ortadan kaldırılması ve onun yerine Bağımsız Devletler Topluluğunun kurulması için protokol imzaladılar (Shumilov, 2008: 547). 25 Aralık 19:00’da televizyonda konuşma yapan Mihail Gorbaçov, Cumhurbaşkanlığı görevinden istifa ettiğini açıkladı. 26 Aralık Kremlin’de son kez SSCB Yüksek Konseyi – Cumhuriyet Konseyi toplandı. Bu toplantıda, ittifak içinde sonuna kadar kalan 5 Asya ülkesinin milletvekilleri, “SSCB’nin devlet ve uluslararası hukuk normlarına uygun olarak sona ermesine dair deklarasyonu” imzaladılar.
Böylelikle, SSCB’nin dağılması resmileşti.
Dizinin devam yazısı için tıklayınız: SSCB Neden Dağıldı? – IV