Written by 21:31 Genel

IŞİD’in Mein Kampf’ı: Vahşetin Yönetimi

Tarık İzibüyük yazdı.

Yazı Dizisi: Şiddetin de Yerine Göre Enstrüman Olarak Kullanılması – I

Besteci Karlheinz Stochausen 11 Eylül terör saldırısını, olayların hemen sonrasında, “Cosmos’un görebileceği en büyük sanat eseri” olarak tanımlanmıştı.[1] Dünya çapında bir üne sahip Stochhausen teröristlerin sergilediği bu saldırıya adeta kıskançlıkla yaklaşmış, Dünya Ticaret Merkezine yapılan saldırı ile karşılaştırılınca kendi enstrümanları ile ürettiği eserlerin bir hiç olduğuna kanaat getirmişti. Alman bestecinin bu kışkırtıcı ve etik olarak tartışmalı açıklamaları büyük sansasyonlar yaratmıştı.

11 Eylül, İslamcı terör örgütlerinin gösterdiği akıl almaz vahşetin ilki olmadığı gibi sonuncusu da olmadı. Gerçekten de hiç kimse 20. yüzyılın ardından 11. yüzyılın geleceğini düşünmemişti.[2] Özellikle 2010’lu yıllarda, IŞİD’in sahneye çıkmasıyla internete erişimi olan herkes, her yerde vahşet görüntüleri ile karşılaşabilirdi. Köle pazarlarında seks kölesi olarak satılan Yezidi kız çocuklarının, bina tepelerinden aşağıya atılarak idam edilen LGBTQ+ bireylerinin ve tekbir sesleri ile kafası kesilen sivil insanların görüntüleri bir tık kadar uzağımızdaydı. İlk bakışta anlamsız bir sadistlik, kontrol edilemeyen bir vahşilik ve akıl dışı bir gaddarlık gibi gözükse de daha detaylı incelendiğinde hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor. IŞİD, bu vahşet görüntülerini gayet organize bir şekilde, “kitabına göre”  servis edip dolaşıma sokuyor.

2016 yılında, Alman edebiyat eleştirmeni ve Konstanz Üniversitesi öğretim görevlisi Albrecht Koschorke Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz: Nasyonal Sosyalizmin Poetikası adlı eserinde Kavgam’ın tarihsel işlevini ve insanlar üzerinde etkisini incelemiştir. Koschorke, Hitler fenomenini anlamak için şeytanlaştırıcı bir yaklaşımdan daha fazlasının gerektiğini söylemiş, bir dönemde dolaşımda olan metinlerin o dönemde oluşan sosyal mitleri nasıl beslediği konusuna değinmiştir. Koschorke’ye göre, küçük çevrede kabul gören marjinal fikirler, özgül koşullar bir araya geldiğinde sözün yazılı ve sesli dünyasını aşıp siyasi eyleme dönüşerek büyük kitlelerde yankı oluşturabilirler.[3] Yukarıda bahsi geçen eylemlerin sistematik olarak uygulandığını ve arkasında acımasızca bir mantık yattığını anlamak için cihatçı literatürü mercek altına almamız gerekiyor. Bu yazı dizisinde Ebu Bekir Naci’nin yazıp 2004 yılında internet üzerinden yayınladığı Vahşetin Yönetimi: Ümmetin Geçeceği En Tehlikeli Merhale adlı eserini bu amaç doğrultusunda inceleyeceğiz.

Koschorke’ye göre, küçük çevrede kabul gören marjinal fikirler, özgül koşullar bir araya geldiğinde sözün yazılı ve sesli dünyasını aşıp siyasi eyleme dönüşerek büyük kitlelerde yankı oluşturabilirler.

Ebu Bekir Naci’nin kimliği kesin olarak bilinmemekle birlikte asıl adının Muhammed Hasan Halil al-Hakim olduğu iddia edilmektedir. Aslen Mısırlı olan Muhammed Hasan’ın, El-Kaide ve özellikle de Usame bin Ladin’den sonra örgütün başına geçen Eymen ez-Zevahiri ile yakın ilişkileri olduğu bilinmektedir. Ebu Bekir Naci’nin 2008 yılında Amerikan drone saldırısında Veziristan’da hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.[4] Kendisinin özgeçmişi hakkında kesin bilgilerimiz olmasa da kesin olarak diyebileceğimiz bir şey varsa o da El-Kaide’nin ideologlarından biri olduğu. Naci’nin düşünce dünyasında selefi cihatçı hareketin izlerini görmek mümkün. Özellikle 14. yüzyıl alimlerinden İbn-i Teymiyye’den etkilendiği görülmektedir.

1999 yılında Ürdünlü bir cihatçı olan Ebu Musab ez-Zerkavi, Tevhid ve Cihat Cemaati  adında selefi cihatçı bir örgüt kurdu. Bu yapılanma 2006’da önce Irak El-Kaidesi’ne ardından Irak İslam Devleti’ne son olarak ise Suriye İç Savaşı ile birlikte Irak Şam İslam Devleti’ne evrildi. Bugün IŞİD diye kısaltılan terör örgütü Zerkavi’nin inşa ettiği selefi cihatçı öğretiler üzerine kurulmuştur. Zerkavi Amerika Birleşik Devletleri’nin Ebu Garip hapishanesindeki davranışlarının bir diyeti olarak, Amerikalı bir iş insanı olan Nicholas Berg’in kafasını kestiği görüntüleri yayınladığında 13 Kasım Paris saldırılarının, 2017 Reina yılbaşı vahşetinin ve 34 kişinin hayatını kaybettiği 2015 yılındaki Suruç katliamının yaşanmasına daha 10 yıl vardı.

Naci’nin Yazdıkları, Zerkavi’nin Planladıkları

IŞID’in yayın organlarından birisi olan, insanları radikalleştirmek ve kendi bünyesine katmak için propaganda işlevi gören Dabiq dergisinde Zerkavi’nin Ebu Bekir Naci’nin eseri hakkında “bu kitabın yazarı sanki benim ne planladığımı biliyor’’ yorumunda bulunduğu aktarılmıştır.[5] Vahşetin Yönetimi sadece IŞID’in işaret ettiği ve stratejik olarak da sadece IŞİD’in değer verdiği bir eser değildir. 2008 yılında Lübnan’da[6] ve Suudi Arabistan’da[7] bu kitabın teröristler için başucu kitabı olduğunu görüyoruz. Onun haricinde cihat ile ilgili internet mecralarında, “Bir Mücahidin Kişiliğini İnşa Etme Yöntemi”[8] ve “Bir Mücahidin Kitap Heybesi”[9] gibi cihad müfredatı kapsamında listelenen kitapların en başlarında yer almaktadır.

Dabiq dergisinde Zarqavi’nin Ebu Bekir Naci’nin eseri hakkında “bu kitabın yazarı sanki benim ne planladığımı biliyor’’ yorumunda bulunduğu aktarılmıştır.

IŞİD ve diğer küresel cihatçı örgütler sadece Naci’nin eserinden beslenmemektedir. Lakin Naci’nin eseri, hem kendinden önceki ideologların düşüncelerinin bir sentezi olması hem de medyanın ve örgütün siyasi programının cihat için hayati olduğunu önermesi bakımından diğerlerinden ayrışmaktadır.[10]  Washington Post yazarı David Ignatius’un da belirttiği üzere Vahşetin Yöneti’mi Mein Kamp gibi açılayıcı veya Komünist Manifesto gibi kurucu metin olmayabilir lakin İslam Devleti’nin sergilediği vahşetin arkasındaki stratejiye bakmaya başlamak için elzem bir metindir.[11]

Ebu Bekir Naci’nin  Düşünce Dünyasının Temel Kavramları : Güç, Medya, Zıvana

Naci bölgesel cihadı temel alarak küresel bir strateji oluşturmak amacıyla İslam Devletinin nasıl kurulabileceğinin bir projeksiyonunu çizmeye çalışmıştır. Bir cihat stratejisti olan yazar, okuyucusunu zaman zaman öğrenci olarak konumlandırır ve eserini nihai hedefe ulaşmaya rehberlik eden bir risale olarak görür.[12] Naci, İslamî akımların yazılı bir programa sahip olmasının öneminin altını çizer. Ona göre cihatçı selefilik yazılı programa sahip diğer İslami akımlardan çok daha farklı bir yere sahiptir. Çünkü selefi cihatçılık evrensel yasalar (Sünnet-i Kadimiye) ile hamuru yoğrulmuştur. “Evrensel yasa”, İslam Hukukunda ve El Kaide ideolojisinde karşılaştığımız bir kavramdır. Argümanlarını temellendirecek kutsal bir metin bulamadıkları takdirde akıl ve ortak anlayışın çıktısı olan evrensel yasalara başvururlar.[13] Bu yasalar şeriat ile de uyumludur. Ebubekir Naci, Vahşetin Yönetimi’nde İslam Devleti kurulması yolunda yürütülen kinetik operasyonların ideolojiden bağımsız, teknoloji, beşeri sermaye ve düşmanın doğası gibi faktörlere dayanan evrensel ilkelerden oluştuğunu vurgulamıştır.[14] Bu yönü ile cihadın teolojik tarafıyla tam uyuşmayan ancak Naci’nin stratejisinin merkezinde yer alan evrensel yasalar, Vahşetin Yönetimi’ni biraz da olsa sekülerleştirmiştir.

Naci’nin teorik çerçevesinde iki adet kilit kavram bulunmaktadır: “merkezileşmiş güç” ve medya halesine bağlı olarak gelişen “güç yanılsaması”. Yazar merkezileşmiş gücü, süper güçlerin başka devletleri ezici askeri güçleri sayesinde uydusu haline getirip kendi çıkarlarına hizmet ettirmesi olarak tanımlar. Burada askeri güçten kast edilen Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Sahip oldukları yaptırım güçlerine rağmen, Vaşington’dan veya Moskova’dan Yemen’in veya Mısır’ın tüm topraklarına erişemez. Bu noktada kendilerini sanki yaratıcının gücüne sahipmiş gibi gösteren bir aldatıcı medya halesi kullanımı devreye girer. Medya aldatmasına göre her şeyi kapsayan ezici bir güç olduğunu gösteren süper güçler, insanlara sadece korku değil aynı zamanda özgürlük, adalet ve eşitlik gibi çeşitli sloganları aşılayarak bölgedeki insanların sevgisini onlara boyun eğdirmek için kullanır ve bu medya aldatmacasına belli bir süre sonra süper güçler de inanmaya başlar. Medya kullanımına bağlı olarak oluşan bu güç yanılsamasını bahsi geçen süper güçlerin çöküşünün bir başlangıcı olarak görür. Hatta bu tezini savunmak için Amerikalı yazar Paul Kennedy’den “Amerika askeri gücünün kullanımını genişletir ve stratejik olarak gereğinden fazla yayılırsa, bu onun çöküşüne yol açacaktır” alıntısını kullanmıştır.[15]

Ortada asimetrik bir güç dengesi olduğu aşikârdır. Bahsi geçen asimetrik güç dengesi aynı zamanda asimetrik bir zafere de gebedir.

Naci’nin bu yaklaşımı daha en başından itibaren medya ve propagandanın gücünü takipçilerine göstermektedir. Bununla birlikte süper güçlerin bu yanıltıcı güçleri aynı zamanda onların bir nevi aşil topuğudur. Ortada asimetrik bir güç dengesi olduğu aşikârdır. Bahsi geçen asimetrik güç dengesi aynı zamanda asimetrik bir zafere de gebedir. Somutlaştıracak olursak, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1979 yılında Afganistan’a ilk müdahale ettiğinde 10.000 asker yollamıştır. Lakin kısa bir süre içerisinde Sovyetler Afganistan’daki asker sayısını 100.000’e çıkartmak zorunda kalmış; ve savaş Sovyet ekonomisine çok büyük bir yük haline gelmiştir. Aslında Naci’nin kastettiği asıl mesele de budur. Karşı tarafın zafer kazanması için mücahitlerin tamamını yok etmesi gerekirken, mücahitlerin bölgedeki süper güçlerin, askeri güç, propaganda ve bunlardan mürekkep olan sosyal uyum eksenlerinden bir veya birkaçını sarsması yeterlidir.

İslam dinin kutsal kitabı Kuran’da Yasin Suresi’nde şehrin en ücra köşesinden koşarak gelip kendi halkını uyaran, onların Allah’ın elçilerine uyması için mücadele eden ve kendi halkı tarafından öldürülen bir adamın hikâyesi anlatılır. 2004 yılında Ebu Bekir Naci de internetin en ücra köşesinden koşarak halkına kendi persepektifinden bir anlatı sundu. Ancak Kuran’da bahsi geçen adamdan farklı olarak Naci pasifist birisi değildi ve anlatısını sunduğu kişilerce ciddiyetle dikkate alındı.

Faşizmin estetiğine kapılıp İslamcı terör örgütlerinin yaptıklarını haklı görmenin etik ve vicdani olarak kabul edilemeyecek bir davranış olduğunu belirtmenin sorumluluğumuz dahilinde olduğunu düşünüyoruz.

Yazı dizimizin devamında Ebu Bekir Naci’nin olası bir İslam devleti kurmak için kurguladığı 3 aşamalı planı ve IŞİD’in bu doğrultuda yaptığı operasyonlarını ele alacağız. Bunları detaylandırmadan önce belirtmemiz gereken bir husus bulunmaktadır. Ebu Bekir Naci kendi sistematiği içinde tutarlı bir çerçeve çizmiş olabilir, yazdıklarında gerçeklik payı da bulunabilir hatta ve hatta IŞİD bu yöntemleri kullanarak kısmen de olsa kendi amaçlarına ulaşmış olabilir ama bunların hiçbiri insanların sistematik olarak katledilmesi için gerekçe olarak gösterilemez. Faşizmin estetiğine kapılıp, İslamcı terör örgütlerinin yaptıklarını haklı görmenin etik ve vicdani olarak kabul edilemeyecek bir davranış olduğunu belirtmenin sorumluluğumuz dahilinde olduğunu düşünüyoruz.


[1]Anthony Tommasini, « Music; The Devil Made Him Do It », New York Times, 30 Eylül 2001.URL: https://www.nytimes.com/2001/09/30/arts/music-the-devil-made-him-do-it.html.Erişim Tarihi: 27 Haziran 2023

[2] Amos OZ, « Comment guérir un fanatique », Çev.Sylvie Cohen, Gallimard, 2006, 32.

[3] Albert Koschorke, « Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz : Nasyonel Sosyalizmin Poetikası », Çev.Ayşe Kurultay, İstanbul, İletişim Yayınları, 2022,19-25.

[4] Abdal Bari Atwan, « Islamic State: The Digital Caliphate », Oakland, University of California Press, 2015, 190.

[5] Abu Abdır-Rahman Al-Banghali, « The Revival of Jihad İn Bengal With The Spread Of The Light Of The Khilafah », Dabiq, 18 Kasım 2015. URL: http: //jihadology.net.

[6]  William McCants, « Lebanon: In the Mouth of the Dragon », Jihadica, 9 Mayıs 2008. URL: www. jihadica. com/lebanon-in-the-mouth-of-the-dragon/. Erişim Tarihi: 27 Haziran 2023

[7] “William McCants, « Managing Savagery in Saudi Arabia », Jihadica, 26 Haziran 2008. URL: www. jihadica.

com/managing-savagery-in-saudi-arabia/.Erişim Tarihi: 27 Haziran 2023

[8] William McCants, « Jihadi Curriculum, Part 1 : Ideology », Jihadica, 5 Haziran 2008. URL: www.jihadica.com/jihadi-curriculum-part-1-ideology/. ErişimTarihi: 27 Haziran 2023

[9]  Vahid Brown, « A Mujahid’s Bookbag », Jihadica, 12 Aralık 2009. URL: www.jihadica.com/a- mujahids-bookbag/. Erişim Tarihi: 27 Haziran 2023

[10] Michael W. S. Ryan, « Decoding Al-Qaeda’s Strategy: The Deep Battle Against America », New York, Columbia University Press, 2013, 148.

[11] David Ignatius, « The manual that chillingly foreshadows the Islamic State », The Washington Post, 25 Eylül 2014.URL: https: //www.washingtonpost.com/opinions/david-ignatius-the-mein-kampf-of- jihad 2014/09/25/4adbfc1a-44e8-11e4-9a15-137aa0153527_story.html. Erişim Tarihi:27 Haziran 2023

[12] Ebu Bekir Naci, « The Manegement of Savegery: The Most Crtical Stage Through Which the Umma Will Pass », çev.William McCants, John M. Olin Institute for Strategic Studies at Harvard University, 2006,7.

[13] Ryan,a.g.e.,5

[14] Ahmed S. Hashim, « The Islamic State’s Way of War in Iraq and Syria: From Its Origins to the Post Caliphate Era. » Perspectives on Terrorism, Vol.13, no.1, 2019, 22–31.

[15] Naci, a.g.e ,14-16.

(Visited 768 times, 3 visits today)
Close