Written by 09:40 Çeviri

Alman Basınında Nazizmin Yükselişinin İzleri: “Nasyonal Sosyalistlere Kim Oy Veriyor?” – 1 Kasım 1929

“Öncelikle abartılı fikirleri reddetmek gerekir: seçmenler ülkenin demokratik geleneğine içten içe bağlı; yalnızca köylülerin ve burjuvanın bir kısmı, direniş olmaksızın Nasyonal Sosyalist propagandaya yenik düştü.”

Ekin Bayur, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yeniden yayımlanan “Wer wählt nationalsozialistisch?” (Nasyonal Sosyalistlere Kim Oy Veriyor?) başlıklı yazıyı çevirdi. 

Çeviriye Önsöz

Bu çeviri serisi, Frankfurter Allgemeine gazetesinin 1929 tarihinden başlayarak her hafta yayımladığı haftalık gazetelerini kapsıyor. Frankfurter Allgemeine bu gazetelerin Almancasını sadeleştirerek yeni bir içerik olarak yayımlıyor. Gazetenin sadeleştirilmiş dili ile PDF halinde internet sitesine yüklenen yeni versiyonları aslında çok önemli ve değerli bir kaynak oluşturuyor.  Gazete kupürleri İkinci Dünya Savaşı ve öncesi, Almanya’da ve İtalya’da faşizmin yükselişi veya o dönemin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerine çalışanlar için çok yararlı olmakla birlikte henüz yalnızca Almanca dilinde okurların kullanımına uygun. 1929 yılından itibaren nasyonal sosyalizmin yükselişinin izlerini bu gazetelerde sürdük ve dikkat çeken haberleri Türkçe’ye çevirdik.

Aşağıdaki yazı, 01.11.1929 tarihli gazetede yer alıyor. Büyük Buhran’ın etkisini çok ağır bir şekilde tecrübe eden Almanya’da sağın (ve tabii Nazi partisinin) yükselişe geçtiği bir dönem. 1929 Baden Eyalet Meclisi seçimlerinde yüzde 7 oy alan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin (NSAİP), beklenenden çok oy alması ve meclise 6 milletvekili sokmasıyla basının ilgisi de artmaya devam ediyor. 1933’te yapılan Baden Eyalet Meclisi seçiminde ise NSAİP yüzde 40 civarı bir oyla 30 milletvekilini meclise sokarak sandalyelerin yarısını elde ediyor.

Bu yazıyı okurken düşünülmesi gereken üç nokta var. Birincisi, NSAİP ve oy tabanını hafife almak, tabir-i caizse bu hareket ile alay etmek süreci nasıl etkiledi veya etkiledi mi? İkincisi, demokrasiyi tehlikeye atmayacağına inanılan bir aşırı sağ partinin demokrasiyi tamamen yok etme tecrübesi göz önüne alındığında günümüz Almanya’sı ve AfD için gerekli adımlar bu yönde mi atılmalı? Son olarak, özgür medya taraflı medyaya karşı güçlü bir şekilde durabilir mi? Bu dönemde basılan aşırı sağ tandanslı dergi ve gazetelerin acımasız ve duraksız propagandasına karşı, nispeten naif ve tarafsız kalmaya çalışan bir medya, halkı bu propagandaya karşı direnmemekle suçlayabilir mi?


Nasyonal Sosyalistlere Kim Oy Veriyor?

Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSAİP) ilk kez Baden eyalet meclisine girdi. Frankfurter Zeitung, bu seçim başarısının sonuçlarını inceliyor ve bu arada partinin demokrasiyi tehlikeye atabileceğine inanmıyor.

Baden’de günün siyasi teması, Nasyonal Sosyalistlerin seçimlerdeki başarısı ve bu başarının nedenleri. Bu günlerde bu konuda çok şey yazıldı, ancak sorunun tartışılması; Nasyonal Sosyalist seslerin büyümesinin nedenlerinin çok çeşitli olması ve bireysel durumlarda çok az kontrol edilebilir olması gerçeği göz önüne alınınca zorlaşıyor.

Önce abartılı fikirleri reddetmek gerekir: seçmenler ülkenin demokratik geleneğine içten içe bağlı; yalnızca – dikkate değer olsa da – bir grup, yani köylülerin ve burjuvanın bir kısmı, direniş olmaksızın Nasyonal Sosyalist propagandaya yenik düştü. Savaşın sonu, kargaşa ve enflasyon yüzünden yollarını kaybettiler, hatta o kadar amaçsız kaldılar ki, on yıl boyunca seçimden seçime her türlü ekonomik memnuniyetsizlikle güçlenen başka hayaletleri kovaladılar.

Bu romantik halk, henüz milliyetçiliğin “şirk”inin farkında değil ve Alfred Weber’in yakın zamanda formüle ettiği şu sonuca varmamış: Dünyadaki konumumuzu kahramanca yollarla yaratamayacağımız için akıllı olmamız gerekir.

Bu hafızası zayıf insanlar, savaş ve yenilgi doktrinini hiç kavramamış olmalarının yanı sıra, 1923’te nasıl olduğumuzu ve ne kadar büyük bir ilerleme içinde olduğumuzu hatırlamıyorlar. O zamandan bu yana nüfusun geniş kesimlerinin ihtiyaçları çok fazla, ancak bu onları politik ve ekonomik olarak gözardı edilemeyecek bir duruma getirdi.

Bu insanlar içten içe o kadar şaşkınlar ki, hiçbir ajitasyona eleştirel bir tepki göstermezler ve vicdansızlar tarafından getirilen her aldatmacaya inanırlar. Almanya’nın Genç Plan’ında[1] yer alması beklenen köle ihracatı hakkındaki masal, bu insanlara alay etmeden neler sunabileceğinizin bir örneğini verdi.

Tabii ki, her şeyi hakkınca vergilendirirseniz dahi, göz ardı edilmemesi gereken bir şey var: Nasyonal Sosyalizmin bulduğu görece geniş kitle, yeni devletin başarısızlığının da bir şekilde belgelenmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Eğer Cumhuriyet, demokratik ve sosyal ilkelere dayanan bir kurumda olması gereken tüm ikna ve cazibe gücünü geliştirmiş olsaydı, halkın Nasyonal Sosyalist ajitasyona yatkınlığı bu kadar büyük olamazdı. Bu yüzden Cumhuriyet’in Nasyonal Sosyalizmi, özeleştiri vaktinin geldiğini gösterir; cumhuriyet bu tür sürekli özeleştirileri taşıyacak kadar sağlamdır.

Eyalet Meclisi için Nasyonal Sosyalistlerin gelişi, adil bir şekilde işbirliği yapmayı reddeden, Eyalet Meclisi’nin görevini yapmasına yardım etmeyen, hatta onu içeriden sabote etmek isteyen unsurların sayısında bir artış anlamına gelir. Beş komüniste ek olarak altı Nazi var; böylece Eyalet Meclisi’nin tam on bir üyesi, Meclis’e karşı milletvekillerinden oluşuyor.

Diğer taraflarla tam eşitlik iddiasında bulunarak dürüst olmayan bir oyun oynuyorlar -ki bu elbette kendilerine verilecek. Bununla birlikte, farklı düşünen herkesin hakkını gasp ederken aynı zamanda yüksek sesle şikayet etmek ve mevcut devletin, onların köklü çalışmalarına karşı çok uysal yöntemlerle kendini savunması durumunda öfkelenerek bir baskı ortamı yaratmak, dürüst değildir.

NSAİP ile koalisyon ortaklığı söz konusu değil

Bu olağandışı durum, Eyalet Meclisi çalışmalarını kötü etkileyebilir. Yine de yeni Meclis’te yeterli çoğunluğun oluşmaması nedeniyle Baden, diğer Alman eyaletlerine kıyasla daha iyi durumda. Ancak seçim sonucunun, üyelerin neredeyse üçte ikisini oluşturan mevcut Weimar koalisyonunun yenilenmesine işaret ettiğine dair hiçbir şüphe yok. Alman ulusal basını, seçimin karakteristik özelliğinin sağın güçlendirilmesi olduğunu ve aslında yeni Eyalet Meclisi’nde eskisine göre daha fazla parlamenterlerin sağda oturacağını iddia ediyor. Ancak bu güçlendirme herhangi bir hükümet oluşumu söz konusu olmayan Nasyonal Sosyalistlerin devlet parlamentosuna girme ihtimaline dayanmaktadır. Ayrıca, sağın siyasi hükmü, parçalanmalarla büyük ölçüde zayıflamaktadır. Kesin olan, seçimlerin sağı da içeren bir hükümet oluşumunu daha kolay değil daha zor hale getirdiğidir. Partileri yenilen Alman milliyetçileri, kendilerini bu çok çeşitli sağ kanadın güçlenmesiyle teselli etmek istiyorlarsa, çok alçakgönüllüler demektir.


[1] Almanya’nın birinci dünya savaşı borçlarını ödemek için uluslararası bankalarla yaptığı bir anlaşma. (ç.n.)


Ekin Bayur

1995’te İstanbul’da doğdu. 2019’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Sabancı Üniversitesi Çatışma Analizi ve Çözümü yüksek lisans programında öğrenimine devam etmektedir.

Çatışma, Ortadoğu, feminizm ve din üzerine çalışmakta olup Gergedan Dergi’de bu alanlarda yazılar yazmaktadır.

(Visited 563 times, 1 visits today)
Close