Dünyanın farklı noktalarından arkadaşlarımıza sorduk: ne için yaşıyorsun? Her sabah güne başlarken seni hayata bağlayan ne? Bir hayalin var mı? Sence pandemi bu soruların cevaplarını etkiledi mi?
Yeryüzünden Varoluş Notları dizimiz, Belçika’nın Dendermonde kentinden Frederik Vertongen’in katkısıyla devam ediyor.
Bu soruları ilk okuduğumda nasıl yanıtlayacağımı bilmiyordum. Hayatı tanımlamak zor, hayatımda ne yapmak istediğimi tanımlamaksa daha da zor. Ne içi yaşıyorum? Hayatın pek çok boyutu var ve her bir boyutu yaşama amacını ortaya koyabilir. Her bir boyutu ahenk içinde birarada var olabilir ama aynı zamanda içsel ve dışsal gerilimler de yaratabilir. Benim hayattaki hedeflerim de bir birey olarak, bir arkadaş, bir aile üyesi, bir öğrenci, bir Belkçikalı, ya da bir Avrupalı olarak farklılık gösterebilir. Bu soruya benim yanıtım da her bir boyutta farklı olacaktır.
Bu boyutlara ayrı ayrı odaklanmaksızın bütün bu boyutların bağlantısallığına bakmak daha ilginç bir yol. Hayat, deneme-yanılma yoluyla tecrübe edinilen bir denge eylemi. Kazanmak, ilerlemek için yenilmeyi kabul etmek. Yanlış olanı göz ardı etmeden doğru olana odaklanmak. Olumlu bir sonuç almak için iyi olanı nasıl daha fazla insana yayabiliriz?
Benim Covid-19 krizi süresince öğrendiğim bu. Ya da başka bir ifadeyle yeniden keşfettiğim, neredeyse unuttuğum bir şey: pozitif olana bakmak. Bir gün bulmak kolay, ancak diğer günler sana iyi olanı göstermemekte inat edebilir. Bu zihinsel oyun yorucu, hatta zahmetli, bunaltıcı olabiliyor. Ancak sonunda ilerlemenin tek yolu sabırla, iyi olanı aramakla, bir ihtimalin peşinden gitmekle bulunabilir. Benim her gün yapmaya çalıştığım bu, ferah bir yürüyüşle başlamak, güneşe bakmak… Göreceğiniz şey hayret verici olacak.