17 Şubat Pazartesi
Tarihçi Emrah Safa Gürkan’ın yeni çıkan kitabı Bunu Herkes Bilir’i okumaya başladım. Kitabın henüz başındayım ama Gürkan’ın dili beni şaşırttı. Dünyaya bu kadar açık Türk akademisyenlerinin dilleri genelde bu derecede güzel ve iyi işlenmiş olmuyor. Yabancı dillere (günümüzde bilhassa İngilizceye) verdikleri önemi ve bu dili kullanırken gösterdikleri hassasiyetleri ne yazık ki kendi lisanlarını kullanırken göstermiyorlar. Bu anlamda kitap hakkında ilk izlenimimin olumlu olduğunu söyleyebilirim. Dikkatimi celbeden bir diğer husus da kimi Arapça kökenli kelimenin üçlü kökünün parantez içinde gösterilmesi. Birkaç örnek vereyim:
- Müsebbip (Ar. “sebeb”den, s-b-b: müsebbib)
- Makbul (Ar. “kabul”den, k-b-l: makbul)
- Tahdid (sınır, Ar. “hudud”dan, h-d-d, tahdid)
Son örnek hakkında bir not düşmek istiyorum. Tahdîd kelimesinin kökünü hudûd yerine hadd olarak vermek daha yerinde olur. Çünkü hudûd kelimesi de hadd kelimesinden türemiştir.
Üçlü köklerin bu şekilde gösterilmesi Türkçedeki Arapça kökenli kelimeler hakkında okura bir fikir verebilir belki. Fakat Türkçe ile ilgili her fırsatta söylediğim şeyi tekrar etmek istiyorum. Böyle Latin harfleriyle Arapça kökler göstererek veyahut aynı kökten kelimeleri yan yana dizerek aralarındaki ilişkiyi anlatmaya çalışarak bir yere varılmaz. Türkçenin doğru okunup yazılması için Osmanlıca bilgisi şarttır. Sevelim veya sevmeyelim, kelime hazinesinin azımsanmayacak bir bölümünün Arapça olduğu bir dil için başka yol göremiyorum.
20 Şubat Perşembe
Denizciliğe ve gemi yapım tekniklerine sayfalar ayıran Emrah Safa Gürkan’ın kitabını okumakta zorlandığımı itiraf etmem gerekiyor. İşlediği konular itibariyle de çok ilgi çekici bulduğumu söyleyemeyeceğim. Fakat burada zikretmesem olmaz dediğim bir kelime var: fizıbıl (sayfa 66). İngilizce kelimelerin bu şekilde telaffuzlarıyla yazıya geçirilmesine, futbol terimleri dışında, henüz alışamadık. Fransızca kelimeler hiç gözümüze batmazken İngilizce kelimelerin hayli rahatsız edici gelmesini Türkiye’deki insanların genellikle İngilizce bilmelerine, Fransızcadan ise bihaber olmalarına bağlıyorum. Fakat yine de fizıbıl kelimesini kullanmak bana çok gereksiz geliyor. Uygulanabilir, yapılabilir, mümkün, imkan dahilinde gibi karşılıklar aklıma ilk gelenler.