Written by 14:07 Makaleler

Trump’ın Azil Süreci ya da Demokratların Evdeki Bulgurdan Olma Hikayesi

Nezih Kavaklı yazdı…

ABD Başkanı Donald Trump hakkında yürütülen azil soruşturması, bir süredir uluslararası politikanın en sıcak gündem başlıklarından birini teşkil ediyor. Dün Temsilciler Meclisi’nin azil kararını onaylaması, tartışmaları alevlendirdi. Herhangi bir uzmanlık iddiası taşımadan bu sürecin aslında ne ifade ettiği ve Amerikan siyasetine orta vadedeki etkisinin ne olabileceği konusunda alternatif bir okuma yapmaya çalıştık.

Azil Süreci Nasıl Başladı? İddialar Neler?

Her şey Donald Trump’ın Ukrayna’nın yeni seçilen Başkanı Vladimir Zelensky’i, seçim zaferinden dolayı tebrik etmek için aramasıyla başladı. Ya da aslında her şey, 2016’daki başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçilerin başkan adayı olarak “cahil, küstah ve görgüsüz” iş adamı Donald Trump’ı seçmesiyle başlamıştı. 25 Temmuz’da Zelensky’le Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesi denizde kum tanesinden ya da “mavi kadifede bir yaldız zerresinden” farksız değildi. Ancak o kum tanesi, demokratlar için denizi taşıran taneydi.

Konuşma Trump’ın tebrik sözleriyle başlayıp Zelensky’nin “sizden öğreniyoruz efendim” ana temalı, kulak memesi kıvamlı konuşmalarıyla devam ediyordu. Araya bir an için Angela Merkel dedikodusu girse de Trump asıl bombayı konuşmanın sonlarına doğru patlatıyor ve muhatabından şu ricada bulunuyor:

Başka bir husus, Biden’ın oğlu ile ilgili çok fazla şey söyleniyor, Biden’ın soruşturmayı durdurduğu hakkında… Çok sayıda insan başsavcılıkla bu konuda ne yapabileceğinizi bilmek istiyor. Biden, soruşturmayı durdurduğu için ortalıkta böbürlenerek dolaşıyor. Eğer bu konuya bakabilirsen… Kulağa korkunç geliyor bu.

Zelenskiy bu teklife, “Ukrayna’da Eylül’de seçilecek olan başsavcı %100 benim adamım olacak, parlamento çoğunluğu bizde, yardımcı olmaya çalışacağım”, şeklinde yanıt veriyor ve Amerika’nın Kiev Büyükelçisi Ivanovich’ten yakınıyor. Büyükelçiyi Obama’nın tarafını tutmakla ve kendisinin başkanlığını tanımamakla itham ediyor.

Söz konusu konuşma, basında geniş yer bulduğundan daha da uzatmadan bu faslı kapatalım. Trump da telefonu, kişisel avukatı Rudy ve Amerikan Başsavcılığı’nı devreye sokarak kapattı zaten. Konuşmanın, Beyaz Saray’daki transkripsiyonu sızdırılınca skandal açığa çıktı ve işte o kum tanesi, Demokratlar’ı harekete geçirmeye yetti. Demokratlar Trump’ı, Ukrayna Devlet Başkanı’nı “Amerikan askeri yardımını sonlandırmakla” tehdit ederek 2020 seçimlerine müdahale etmeye zorlamakla suçladılar. Demokrat başkan aday adaylarından Elizabeth Warren, skandalı “dumanı üstünde tüten bir silah” olarak tanımladı.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, POTUS’u yeminine ihanet etmekle suçlayarak azil soruşturması başlatacağını duyurdu. Trump ise, bizdeki muadili “montaj, dublaj” olarak tanımlanabilecek birtakım açıklamalarla, Zelensky’ye baskı yapmadığını, aleyhinde gerçek bir delil bulunmadığını söyledi. Fakat Kaliforniyalı Demokrat temsilci Pelosi kararlılığını gösterdi ve yabancı bir devlet başkanını ABD seçimlerine müdahale etmeye çağırdığı için Trump’ı “bir ulusal güvenlik sorunu” olarak tanımlayarak azil sürecini başlattı.

Süreç Nasıl İlerliyor?

Adalet Bakanlığı’na yapılan başvuru neticesinde bakanlık, söz konusu görüşmenin, seçim kampanyasının finansmanına ilişkin kanuna aykırı olmadığına karar verdi ve görüşme kayıtlarının Beyaz Saray’dan kimin sızdırdığını ortaya çıkarmak için birkaç kişinin ifadesine başvurdu.

Öte yandan Demokratların çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi’nde İstihbarat, Dış İlişkiler ve Denetim Komiteleri birer rapor hazırlayarak 26 Kasım’da Adalet Komitesi’ne bu raporları sundular. Bir aya yakın bir süredir dünya basını, Adalet Komitesi’nin soruşturmalarını takip ediyor. Bu süreçte tanıkların beş gün boyunca dinlenmesi, azil taraftarlarının tezlerini güçlendirip geliştirmelerine yaradı. Trump ve Zelensky’nin “a bad ambassador” olarak andığı Ivanovich’ten eski Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Fiona Hill’e kadar birçok önemli isim, bu evrede komiteye ifade verdiler. Bunlardan Fiona Hill’in ifadeleri oldukça çarpıcıydı. Hill, seçimlere fesat karıştırmak için bürokratlar ve diplomatlar eliyle birtakım girişimlerde bulunulduğunun çok açık olduğunu söyledi. Özellikle ABD’nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gordon Sondland’ın da kendisinin “Gordon, bu iş patlayacak.” uyarısına karşın süreçte rol aldığını açıkladı ve şu ifadeleri kullandı:

“Büyükelçi Sondland iç politikada getir götür işlerine dalmıştı, bizse ulusal güvenlik politikasına… Bu ikisi ayrıştı.”

Tanıklığına başvurulan son isimlerden, ABD Kiev temsilciliği personeli David Holmes da Trump’ın özel avukatı Rudy Giuliani eliyle Ukrayna’ya baskı yaptığının apaçık ortada olduğunu ve bunu herkesçe bilindiğini” ifade etti.

Tanıklıkların ardından Adalet Komitesi tarihinde 3. kez bir Amerikan Başkanı’nı azletme kararı aldı. 13 Aralık’ta oylama ile alınan komitenin kararı süreci Temsilciler Meclisi’ne götürdü.

Demokratların çoğunlukta olduğu, Nancy Pelosi başkanlığındaki Temsilciler Meclisi de geçtiğimiz günlerde yine tarihi, ancak sürpriz olmayan bir sonuçla (229’a karşı 198 oy) Trump’ın “görevini kötüye kullanmak” ve “Kongre’nin görevini yapmasına mani olmak” suçlarından azledilmesine karar verdi. Oylamada her iki partiden de dengeleri değiştirecek miktarda fire verilmedi. Şimdi top Senato’da. Senato mahkeme görevi görerek Trump’ı yargılayacak ve bir karara varacak.

Bundan Sonra Ne Olacak? Amerikan siyasetine etkisi ne olacak?

Donald Trump -tekrar edersek- Amerikan tarihinde azledilen üçüncü POTUS oldu olmasına da koltuğunu henüz kaybetmiş değil. Kaybedeceğe de benzemiyor. Zira Temsilciler Meclisi’nin azil kararının, yaygın kanaatin aksine, fiilen görevden el çektirme gibi bir karşılığı yok. Bunun için Senato’da yeni yılın erken dönemlerinde başlatılması beklenen mahkemenin görülmesi ve buradan da azil kararının çıkması gerekiyor. Temsilciler Meclisi’nin aksine Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu ve azil kararı için nitelikli çoğunluğun gerektiği Senato’da ise böyle bir sonuca varmak imkansız değilse de oldukça güç. Bu küçük ihtimalin gerçekleşmesi içinse bir mucize olması gerekiyor.

Temsilciler Meclisi’nde kötü bir sürprizle karşılaşmamış olan Cumhuriyetçiler, Senato’da da parti disipliniyle hareket edecekler gibi görünüyor. Bir başka ifadeyle “Trump’ı yedirmeyecekler”. Demokratlar elbette bunun bilincindeler. Öyleyse bu sürecin onlara ne getirmesini bekliyorlar?

Aslında tüm bunların, Trump-Zelenskiy konuşmasından azil sürecine kadar tek bir sebebi var: ABD, 2020 seçimlerine hazırlanıyor. Demokratlar Joe Biden, Bernie Sanders, Elizabeth Warren gibi iddialı aday adayları arasından Trump devrini sonlandıracak başkan adayını belirlemeye çalışıyorlar. Cumhuriyetçiler ise bütün kusurlarına rağmen başkanlarının koltuğunu bir dönem daha korumak derdindeler.

Trump’ın azledilmesi süreciyle görünen o ki 2020 seçimleri azil tartışmalarının gölgesinde kalacak. Demokratların hesapları tutarsa Trump sıkıştıkça daha çok hata yapacak, Cumhuriyetçilerden azil kararına destek veren Senatörler olacak ve böylece rakipleri 2020 seçimlerine yıpranmış bir imajla girecekler. Böylece Trump’ın Zelenskiy’le tebrik konuşması Cumhuriyetçilere Beyaz Saray’a mâl olacak. Fakat Trump’ın hesabı tutarsa -tabi öyle bir hesap varsa- 2020 seçimlerine, seçilmiş Amerikan başkanını görevden almaya kalkışan müesses nizama karşı dik duran adam olarak girecek. Şahsına karşı yaygın güvensizliğe rağmen partisi, Demokratların bu girişimi karşısında yeniden kenetlenecek. Amerikan halkı, bilhassa Orta Amerika ve kırsal kesim seçmenleri, Soğuk Savaş kodlarıyla hareket eden eski kafalı seçkinlere karşı kendi dillerinde konuşan dobra bir lidere yeniden mührü verecekler. CNN’den Chris Cillizza’nın aktardığına göre şimdiden bu yönde gelişmeler yaşanmaya başladı. Gallup Danışmanlık Şirketi’nin araştırması, Trump’ın başkanlığını onaylayanların oranının arttığını buna karşın impeachment’a (azle) olan desteğin azaldığını ortaya koyuyor.

Orta vadede bu iki senaryodan hangisinin gerçekleşeceğini söylemek kehanet olacağından burada bir nokta koyalım. Seçimleri siyasi bir kampanya ya da mücadele ile zorlamak yerine Donald Trump’a “mağdur” rolünü bahşetmek pahasına bu umutsuz süreci başlatan Demokratların, bütün planların aksine 2020 seçimlerinden olma ihtimalinin hiç de zayıf olmadığını belirtmekle yetinelim. Bütün bu yaşananlar, Dimyat’a değilse de Kiev’e pirince (Trump’ı azlederek Beyaz Saray’dan indirmeye) giden Demokratların, evdeki bulgurdan olma (2020 seçimlerinde kazanma olasılığından) hikayesine dönüşebilir. Zaman ve politika gösterecek.

(Visited 367 times, 1 visits today)
Close