Malumunuz olduğu üzere Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis 15 aylık bir karantina sonrasında Irak’a 4 günlük bir ziyarette bulundu. İlk niteliğinde olan bu tarihi ziyaretin temel amacı Irak’ın %1’ini oluşturan Hristiyan azınlığın haklarını korumak ve destek vermek olarak lanse edilse de, bu ziyaret şimdiden amacının çok daha ötesine taşmış durumda. Yani dinler arası bir diyalog ve barış mesajının ötesinde, siyasi anlamları da beraberinde barındırıyor.
Kanımca bu seyahatin en kilit ve en önemli kısmı 1 milyar Katolik Hristiyan’ın ruhani lideri Papa Francis’in, 150-200 milyonluk Şii dünyasının Irak’ta yaşayan en büyük ve en etkin din adamı Büyük Ayetullah Ali Sistani’yle görüşme iradesi ve çok uzun süredir hiçbir görüşme talebini kabul etmeyen ve ortada gözükmeyen Ayetullah Sistani’nin bu görüşmeyi kabul etmiş olmasıdır. Böylelikle tarihte ilk kez bir Papa, Şii mezhebinin en üst noktası olan “Taklit Mercii” bir din adamıyla görüştü. Necef şehrindeki bu görüşmenin, Ayetullah Sistani’nin etkinliği ve nüfuzu da düşünüldüğünde, elbette Irak gibi istikrar sorunu yaşayan bir ülkede dinler ve mezhepler arasındaki diyaloğun artması ve barışın sağlanması açısından sembolik katkıları olacaktır ancak asıl tartışmayı Şii dünyasında yaratacak.
Şii dünyasını yöneten temelde iki önemli kutup vardır: İran’daki Kum İlmiye Havzası ve Irak’taki Necef İlmiye Havzası. Bu iki havza arasında 150-200 milyonluk Şii dünyasının liderliği konusunda geçmişi çok eskilere dayanmakla birlikte her zaman bir rekabet ve tartışma süregelmiştir. Tek bir mezhep çatısı altında olunsa da İran ve Irak Şii havzalarının bazı konularda keskin görüş farklılıkları vardır.
İran Rehberi Ayetullah Ali Hameneyi, “Veli-i Fakih” olarak kendini tüm Şii dünyasının, hatta İslam aleminin tek lideri olarak görüyor. Ancak Ayetullah Sistani başından beri Velayet-i Fakih makamını benimsememiştir. Ayrıca Ayetullah Hameneyi ile de hiçbir zaman sıcak ilişkileri olmamıştır ve genelde Ayetullah Hameneyi’ye yakın olarak gördüğü kişilerin ve devlet görevlilerinin görüşme taleplerini reddetmektedir.
Ayetullah Sistani, İran Şii liderliğinin görmezden gelebileceği veya yok sayabileceği alelade bir din adamı değildir.
Ayetullah Sistani, İran’ın Irak’taki nüfuzunun artmasından ve Irak’ın iç işlerine müdahale etmesinden rahatsız olduğunu ve İran’ın elini Irak’tan çekmesi gerektiğini defalarca kez alenen söylemiş ve hoşnutsuzluğunu ortaya koymuştur. Öte taraftan Ayetullah Sistani, 2 yıl önce Irak’ta İran aleyhinde yükselen halk ayaklanmalarına da destek vermiş ve İran’ın Irak’taki politikalarını eleştirmişti.
Ayetullah Sistani, İran Şii liderliğinin görmezden gelebileceği veya yok sayabileceği alelade bir din adamı değildir çünkü tüm Şii coğrafyasında saygınlığı, etkinliği, nüfuzu ve milyonlarca takipçisi vardır. Öyle ki Irak’taki Haşdi Şabi örgütü bile Ayetullah Sistani’nin fetvasıyla kurulmuştur.
Papa Francis’in Şii mezhebiyle diyalog için İran’a gidip Ayetullah Hameneyi ile görüşmek yerine, Irak’ın Necef şehrinde Ayetullah Sistani ile görüşmeyi tercih edip Sistani’yi muhatap olarak görmesi şüphesiz İran tarafını fazlasıyla rahatsız etmiştir. Öte taraftan Papa Francis’in görüşmesi üst perdeden aleni bir ayrışma ve tartışma yaratmasa da hem mezhebi meşruiyet hem de Şii dünyasının liderliği konusunda Kum İlmiye Havzası ile Necef İlmiye Havzası’nı yeniden karşı karşıya getirebilir.
Papa Francis’in görüşmesi üst perdeden aleni bir ayrışma ve tartışma yaratmasa da hem mezhebi meşruiyet hem de Şii dünyasının liderliği konusunda Kum İlmiye Havzası ile Necef İlmiye Havzası’nı yeniden karşı karşıya getirebilir.
İran, “Velayet-i Fakih” makamına yaslanarak kendisini Şii dünyasının mutlak lideri olarak görürken, Papa Francis’in Ayetullah Sistani’yle görüşmeyi tercih ederek böyle düşünmediği ortada. Öte taraftan Ayetullah Hameneyi ile Ayetullah Sistani arasında temel bir fark var. Ayetullah Hameneyi, İran’ın sadece dini lideri değildir; yasama, yürütme ve yargı erkinin üstünde olan, başkomutan vasfını taşıyan ve tüm kararlarda son sözü söyleyen kişidir. Yani siyasi bir makamı vardır. Oysaki Ayetullah Sistani’nin Irak’ta devletin yönetiminde herhangi bir görevi yoktur ve sadece din adamı vasfı ön plandadır. Bundan dolayı da bir kesim, kendisi de Vatikan’da siyasi bir makamı taşıyan Papa Francis’in Şii dünyasıyla dialog için Ayetullah Hameneyi’yle görüşmesi gerektiğini savunurken, bir kesim ise Papa Ayetullah Sistani’yi Şii dünyasının lideri olarak gördüğü için Sistani’yle görüşmeyi tercih ettiğini söylüyor.
İran’ın bu durumdan rahatsız olsa da alenen Ayetullah Sistani veya Necef İlmiye Havzası aleyhinde herhangi bir üst düzey söylem veya eyleme girmesi elbette beklenmemeli; ancak Papa Francis’in Ayetullah Hameneyi yerine Ayetullah Sistani’yi muhatap olarak kabul etmesi bundan böyle Şii dünyasındaki Kum ve Necef İlmiye Havzaları arasındaki liderlik ve meşruiyet tartışmalarını yeniden alevlendirecektir.
Savash Porgham
1985 yılında İran’ın Urumiye şehrinde doğdu. Türk, Kürt ve Arap kökleri olan bir ailenin mensubu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalında tamamlamıştır.
“Şövalyelik Mesleği Gazeteciliğin Keskin Kılıcı: Haber” kitabının yazarlarından. “Şövalyelik Mesleği Gazeteciliğin Uzmanlık Alanları” kitabının bölüm yazarı. 2012 yılı Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Araştırma/İnceleme Haberciliği ödülü sahibi. Ulusal ve Uluslararası basın mecralarında yayınlanmış haber, röportaj, makale ve çeviri çalışmaları bulunuyor.