Written by 06:04 Makaleler

Mısır: Devrimin 8. Yıldönümüne Doğru – 3 “Masada Kaybedilen Bir Mücadele”

Ekin Bayur yazdı…

Bir önceki yazıda modern Mısır’ın siyasi tarihinden bahsetmiştik ve önemli bir dönüm noktası olan 2011 yılında kalmıştık. 2011 yılında protestoları takiben iki hafta içinde Mübarek’in istifasını vermesi, halkta büyük bir coşku yarattı. Elbette protestoya katılan her bir grubun “sonrası” için bir amacı vardı ancak detaylı bir planın varlığından bahsetmek pek mümkün değil. Bu sebeple de hükümetin düşmesiyle oluşan güç vakumunu kimin dolduracağı çok önemli bir problem haline geldi.

Kısaca özetlemek gerekirse Mübarek’in 11 Şubat’taki istifasıyla ordu, yönetimi ele geçirdi; 13 Şubat’ta meclis kapatıldı ve anayasa askıya alındı. Yeni anayasa 19 Mart’ta halkoyuna sunuldu ve kabul edildi. Ordunun yönetimi “6 aylığına veya seçim yapılana kadar” elinde tutacağını söylemesi üzerine belirsizliğin giderilmesini ve yeni yönetime geçilmesini isteyen protestocular, parlamenter seçimde ve hatta seçimlerden bir süre sonra daha sokaklarda kaldılar. 2012 yılına geldiğimizde ise cumhurbaşkanlığı seçiminde Muhammed Mursi, oyların çoğunluğunu kazanarak Müslüman Kardeşleri ilk defa hükümete taşımış oldu.

Bu dönemde Mısır’ın geleceğini etkileyecek iki önemli unsurdan bahsetmek mümkün: Birincisi, Müslüman Kardeşler’in bu protestolara katılmakta tereddüt etmesi ve gecikmesi; diğeri ise Mübarek’in istifasıyla yönetimi geçici olarak alan ordu ile Müslüman Kardeşler arasında bir anlaşma yapıldığının düşünülmesi. Bu iki düşünce de Müslüman Kardeşler’e bakış açısını önemli ölçüde değiştirdi. Mübarek’in istifası ve ordunun yönetime gelmesiyle Müslüman Kardeşler’in protestolarını sona erdirmesi diğer protestocular arasında huzursuzluğa neden oldu ama yine de bu çoğunluğun daha gelenekçi bir adaya karşı Müslüman Kardeşler adayı Mursi’yi desteklemesine engel olmadı.

Mursi’nin seçilmesi ve mecliste de Müslüman Kardeşler’in etkin bir rol oynaması, liberal ve sola daha yakın olarak tanımlayabileceğimiz vekillerin tepkisine neden oldu. Bunun sebebi çoğunlukla İslami referanslar içeren kanun teklifleri ve söylemler olmakla birlikte Kasım 2012’de Mursi’nin kendi makamını güçlendirme amaçlı yürürlüğe koyduğu kararname, bardağı taşıran son damla oldu. Bu kez Mursi yönetimini hedef alan protestolar yoğunlaştı ve büyüdü. Asıl amacının devrimi korumak olduğunu söyleyen Mursi’nin halkta ve muhalefette “ikinci bir Mübarek mi geliyor?” korkusu yarattığı da söylenebilir.

Temmuz 2013’e kadar devam eden Mursi karşıtı protestolar, ordunun Mursi’yi istifaya çağırması ancak Mursi’nin bu çağrıyı reddetmesi ile sona erdi. 3 Temmuz 2013’te hükümete yapılan darbe ile Müslüman Kardeşlerin ilk ve tek hükümet deneyimi de sona ermiş oldu. 2014 yılına kadar geçici hükümet ile yönetilen Mısır, 2014 yılında ordudan istifa eden Genelkurmay Başkanı Sisi’nin yapılan referandum sonucunda başkan seçilmesi ile 2011 öncesi rejimine geri dönmüş oldu.

Mısır son 6 yıldır Sisi tarafından yönetilmekte, her türlü muhalefet ve protestonun yasak olduğu Mısır’da Müslüman Kardeşler üyeleri yurt dışına kaçtı, kaçmayan ve kaçamayanlar ise tutuklu ve hatta bir kısmı idam edildi. Mursi, tutukluluğu sırasında geçirdiği kalp krizi sebebiyle 2019 yılında hayatını kaybetti. Mübarek ise 30 yıl hapis cezasına çarptırılmışken 2017 yılında Sisi tarafından affedilerek serbest bırakıldı. İlk yazıda dediğim gibi kimin kazandığını, kimin başarılı olduğunu ve neye ulaşıldığını net olarak söylemek mümkün değil; ama kaybedenler hakkında konuşmak çok zor değil.

Müslüman Kardeşler’in bütün bu sürecin kaybedeni olduğunu söyleyebiliriz. Müslüman Kardeşler’in neden başarısız olduğu ile ilgili literatürde çok ayrıntılı teoriler ve açıklamalar bulunuyor, bunları genel bir başlıkta toplarsak bunu “moderasyonda başarısız olmaları ve sistem dışı bir parti/organizasyon olarak gerekli adımları gerekli şekillerde atamamaları” olarak ifade edebiliriz. Müslüman Kardeşler’in kuruluşundan bugüne amacı şeriata uygun bir devlet düzeni ve dolayısıyla sosyal düzendi. Her ne kadar Mısır’da yönetim ve hukuktaki dini ögeler Türkiye gibi ülkelerdekinden fazla olsa da bunun Müslüman Kardeşler için yeterli olmadığı gayet açıktı.

Türkiye’de Refah Partisi’nin deneyimine benzeyen bu süreçte (2011-2013) Müslüman Kardeşler, AKP’nin 2002 seçimindeki oy oranına yakın bir oy tabanına sahip olmasına karşı “Mısır’ın AKP’si” olamadı.

Türkiye’de Refah Partisi’nin deneyimine benzeyen bu süreçte (2011-2013) Müslüman Kardeşler, AKP’nin 2002 seçimindeki oy oranına yakın bir oy tabanına sahip olmasına karşı “Mısır’ın AKP’si” olamadı. Elbette bu iki partiyi ve ülkeyi karşılaştırmak mümkün değil. Koloni geçmişi, rejim ve devlet kurumu bazında farklılıklar, elit düşünce yapısı ve elit gücü ve son olarak uluslararası destekteki farklılıkları düşündüğümüzde aynı yoldan aynı sonuca ulaşılacağını söylemek yanlış olur. Fakat moderasyon sürecinde AKP’nin daha başarılı olduğu aşikâr. (Anti-sistem partilerin moderasyonuyla ilgili ekstra okuma için referans kısmına bakabilirsiniz.)

Uluslararası ilişkiler, özellikle ABD ile olan ilişkiler de bu dönemde çok önemliydi. Mısır, ABD tarafından İsrail’den sonra en çok yardım alan ülke[1], aynı zamanda da ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri. Her ne kadar 2000’li yıllarda Mübarek’i seçim yapmaya ve demokratik kurumları yasallaştırmasına yönelik zorlasa da ABD’nin olası bir Müslüman Kardeşler hükümetinde bu müttefikliğin bozulacağına yönelik öngörüsü de doğruydu. Politik retorik olarak anti-emperyalist bir çizgi izleyen Müslüman Kardeşler’in ABD-Mısır ilişkilerine yönelik bir tehdit oluşturması, 2013 yılında yaşanan darbeyi ABD’nin “Kınıyoruz, sivil hükümete geçin” şeklindeki sert-yumuşak söylemlerle geçiştirmesine sebep oldu. Günümüzde ise Sisi hükümetinin ABD ile ilişkilerinin sorunsuz ilerlediğine tanıklık etmeye devam ediyoruz. Bu olaylar, ABD’nin dünyada demokrasiye teşvik hamlelerini -özellikle Soğuk Savaş’ın da bitmesiyle- bölgede bir müttefik kaybetmeyi göze alacak kadar önemsemediğinin de kanıtı sayılabilir.

Mübarek dönemini aratacak düzeyde olduğu düşünülen devlet şiddeti ve baskısı, her ne kadar umutsuzluktan başka bir duyguyu mümkün kılmıyor gibi gözükse de halk, devlet, hükümet ve siyasetin yeniden tanımlandığı ve transformasyonun henüz bitmediği bir ülkede her şeyin tamamen eskiye ve kötüye gideceğini söylemek haksızlık olur.

Mısır halkı, her ne kadar kısa vadede kaybetmiş gözükse de uzun vadede birçok kazanım elde etti. 2013 yılında Sisi’ye darbe yapması için çağrıda bulunanların bir kısmı pişman oldu, Sisi’ye ve yönetimine meşruiyet kazandırabilecek seçimlerde katılım oranları ise yüzde 35-40’ı geçmiyor. Bir kısım bu süreçte Müslüman Kardeşler’i suçlarken bir kısım ise plansızlık ve orduyu suçluyor. Mübarek dönemini aratacak düzeyde olduğu düşünülen devlet şiddeti ve baskısı, her ne kadar umutsuzluktan başka bir duyguyu mümkün kılmıyor gibi gözükse de halk, devlet, hükümet ve siyasetin yeniden tanımlandığı ve transformasyonun henüz bitmediği bir ülkede her şeyin tamamen eskiye ve kötüye gideceğini söylemek haksızlık olur.

2009-2013 yılları arası Ortadoğu’da gerçekleşen bütün eylemlerin ortak yanı; hükümeti, devleti ve devlet-halk ilişkisini yeniden tanımlamaktı. Başlangıçları ve gelişimleri farklı olsa dahi her protesto, başarılı olsun veya olmasın, bu gerçeklikleri birbirine yakınlaştırdı, birbirleriyle ilişkilerini değiştirdi. Birbirine uzak olduğu sanılan devlet ve toplum, bir noktada kesişti. Bu kesişim, kısa sürmesine rağmen, birbirine soyut gibi görünen ve birleşmesi mümkün sanılmayan bu iki olgunun birbirlerine aslında çok da uzak olmadığının kanıtı oldu. Mübarek’in istifasıyla değişmeye başlayan devlet kurumları, her ne kadar Sisi ile duraksasa da bu değişimin mümkün olabileceğini gösterdi. Son olarak aylar süren bir dizi farklı amaçlarla yapılan bu protestolar ise halkta aidiyet, kolektif bilinç ve bir çeşit “yol arkadaşlığı” hislerini ve düşüncelerini uyandırdı.

Bu yazı dizisi ile aslında bir Mısır analizi yapmayı değil, Mısır hakkında genel bir çerçeve çizerek bu analizi okuyucuya bırakmayı hedefledim. Mısır’ın bugününe kadar yaşananlar hakkında söyleyecek ve anlatacak daha çok şey olduğunu da tekrar belirtmem gerek. Fakat gelecekte Mısır’ı, son 10 yılda yaşananlardan çok daha büyük olaylar ve değişimler beklemekte.

Altınordu, A. (2016). The Political Incorporation of Anti-System Religious. Qualitative Sociology, 147-171. doi:10.1007/s11133-016-9325-8

Botman, S. (1998). The Liberal Age, 1923-1952. In M. W. Daly (Ed.), The Cambridge History of Egypt (Vol. 2, pp. 285-308). Cambridge: Cambridge University Press.

Brownlee, J. (2010, December). Unrequited Moderation: Credible Commitments and State Repression in Egypt. Studies in Comparative International Development, 45(4), 468-489. doi:10.1007/s12116-010-9073-9

El-Gobashy, M. (2005, August). The Metamorphosis of the Egyptian Muslim Brothers. International Journal of Middle East Studies, 37(3), 373-395. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/3880106

Harnisch, C., & Mecham, Q. (2009, March). Democratic Ideology in Islamist Opposition? The Muslim Brotherhood’s ‘Civil State’. Middle Eastern Studies, 45(2), 189-205. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/40262657

Kalyvas, S. (2000, July). Commitment Problems in Emerging Democracies: The Case of Religious Parties. Comparative Politics, 32(4), 379-398. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/422385

Khawaja, N.-u.-A. (2013, January-April). Egypt’s Foreign Policy Analysis: From Nasser to Morsi. Pakistan Horizon, 43-63. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/24711491

Masoud, T. (2014). Egyptian Democracy: Smothered in the Cradle, or Stillborn? The Brown Journal of   World Affairs, 20(2), 3-17. Retrieved February 3, 2020, from www.jstor.org/stable/24590971

McDermott, A. (1988). Egypt from Nasser to Mubarak, A Flawed Revolution. New York: Croom Helm.

Pahwa, S. (2017, January). Pathways of Islamist adaptation: the Egyptian Muslim Brothers’ lessons for inclusion moderation theory. Democratization, 24(6), 1066-1084. doi:10.1080/13510347.2016.1273903

Ranko, A. (2014). Selective Moderation of the Muslim Brotherhood under Mubarak – The Role of the Egyptian Regime’s Discourse and of Islamist Political Inclusion. Politische Vierteljahresschrift, 55(3), 493-517. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/24201286

Roussillon, A. (1998). Republican Egypt: Revolution and Beyond. In M. W. Daly (Ed.), The Cambridge History of Egypt (Vol. 2, pp. 334-393). Cambridge: Cambridge University Press.

Schwedler, J. (2011, April). CAN ISLAMISTS BECOME MODERATES? Rethinking the Inclusion-Moderation Hypothesis. World Politics, 63(2), 347-376. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/23018789

Wickham, C. R. (2004, January). The Path to Moderation: Strategy and Learning in the Formation of Egypt’s Wasat Party. Comparative Politics, 36(2), 205-228. Retrieved from https://www.jstor.org/stable/4150143

Zahid, M., & Medley, M. (2006, September). Muslim Brotherhood in Egypt and Sudan. Review of African Political Economy, 33(110), 693-708.


[1] https://www.foreignassistance.gov/explore/country/Egypt


Ekin Bayur

1995’te İstanbul’da doğdu. 2019’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Sabancı Üniversitesi Çatışma Analizi ve Çözümü yüksek lisans programında öğrenimine devam etmektedir.

Çatışma, Ortadoğu, feminizm ve din üzerine çalışmakta olup Gergedan Dergi’de bu alanlarda yazılar yazmaktadır.

(Visited 172 times, 1 visits today)
Close